♻️SEB/32☣️

691 81 213
                                    

Uyuyormuş gibi yaparak ses çıkarmadım. Yatağın sağ tarafında bir çökme ve ardından üzerimde ki pikenin biraz hareketliliğe ev sahipliği yapması sonrasında Muâz'ın kokusu burnuma doldu. Yanıma uzanmıştı. Saniyeler sonra tişörtümü sıyırıp omzumdan öptüğünde irkildim. Ya da içim titremiș olabilir. Belki de sonrasında kolunu kolumun altından geçirip elini karnıma koyduğundan buz kestiğim için, içimin titrediğini zannetmiş olabilirim.

"Özür dilerim Sevgilim." Diye fısıldadıktan sonra yüzünü boynumla omzum arasında bir yere yaslayarak sessizliğe gömüldü.

Neden özür dilediği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Ya da düşünecek hâlim.

Bir süre sonra uyuyakalmış ve sabah yalnız uyanmıştım. Onu yanımda bulmayı beklemiyor sadece umuyordum. Ama o da olmamıştı.

Yerimde doğrulup yatak başlığına sırtımı yasladım. Midem bulanıyor ve başım ağrıyordu. Sanırım bu hastalık hâli bir süre beni terk etmeyecekti.

Muâz'ın, "Sevgilim, uyandın mı?" diyen pozitif ve biraz da heyecanlı sesini duyar duymaz kafamı kaldırdım.

Bir eli kapının kolundaydı ve belinde mutfak önlüğü vardı.

Sabah sabah ne yapıyor acaba?

"Uyandım," diye kısık bir sesle cevap verdim. Sevgilim.

Belinde ki mutfak önlüğüne kayan gözlerimle aklıma evlendiğimiz günün sabahı yine benden önce kalkıp kahvaltı hazırlaması geldi. Sonu kötü bitmişti ama neyse.

"Elini yüzünü yıka da güzel bir kahvaltı yapalım o halde!"

Elimi saçlarımın içinden geçirirken üstümde ki örtüyü kaldırıp bacaklarımı yataktan sarkıttım.

"Olur," diyerek ayağa kalktım.

"Yardım-" diyerek bana yöneldiği gibi sözünü keserek, "İstemez." dedim ruhsuz, hasta bir sesle.

"Ne oluyor?" Diye sordu ona karşı tavrım yüzünden.

"Şöyle şeyler yapma." içim burkuluyordu. "Tamam, birbirimize yardım edelim falan ama," zorlukla birkaç adım atıp karşısında durdum.

"Böyle kendini yıpratmana ne gerek var? Dün benden sonra uyudun ve bugün benden önce kalktın!" daha bitmemiști. "Ve hastanede de ne zaman gözümü açsam başımda duruyordun. Hep yanımdaydın."

Yüzünde anlamını bilmediğim bir ifade oluşuyordu yine. Buna dikkat etmem bile onu şaşkına çevirmiş gibiydi. Ama gördüğüm en basit olandı. Onun her zaman buz dağı gibi olduğunu biliyordum. Görkemli ve korkutucu, koskocaman bir kar yığını görürsünüz. İşte o tam olarak Muâz. Ama göründüğünden fazlası vardır. Benliğinin ve yaptıklarının büyük kısmını hep okyanusun altında gizler. Suyun derinliklerinde.

Bu yüzden onun için endişeliyim. Bana ne oluyor bilmesem de.

"Senin yüzünden acı çekiyorum tamam mı? Hatta suçluluk hissediyorum. Hiçbir şey yapmasan?" dedim başımı omzuma doğru eğerek.

"Biraz da," sonunu uzattım şımarık bir çocuk gibi. "Sen dinlensen?"

Bir şaşkınlık nidasıyla gülerken rahatlamış gibiydi.

Şimdi iki elini de beline koymuştu.

"Rahatladım şimdi!" dediğinde, "Niye ki?" Diye sordum anlamsızca.

Birden gülerek bana doğru atılıp kollarını belime sardığında çığlık atarak omzuna tutundum.

"Ödümü patlattın kızım! Bi ân yine bana cephe alan nemrut sevgilime dönüştün sandım!"

Son Evlilik Bükücü/2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin