Anılar...
Hatırladığım anda gözlerimin dolmasına sebep olan karanlık anılar.
Sertçe yutkundum ve hızlıca önüme döndüm. Anında dolan gözlerimden nefret ediyorum! Hiçbir şey söylemeden kucağımdaki ellerimle uğraşmaya başladım.
"Yapma ama Pelin... Bu konuyu içinde tutarak çözemezsin. Ben sana anlattım, sende bana anlat ki bir şeyler sürekli olarak tek taraflı olmasın." Başımı bile kaldırmadan ellerimle uğraşmaya devam ettim.
Bu konuyu konuşmak istemiyorum. O anları tekrar hatırlamak istemiyorum. O anları dillendirmek istemiyorum.
"Sen bilirsin, Pelin." Sert mizaçla söylediği şeyden sonra önüne döndü. Sessiz kalışım onu rahatsız etmişti anlaşılan. Ellerimin üzerine düşen bir damla yaş gözlerimin çoktan pes ettiğinin bir göstergesiydi.
"Beş yıl önceydi..." Aniden konuşmamla Mert'te başını aniden bana çevirdi. Anlatmak en iyisidir belkide. Acı paylaştıkça azalmaz mı?
"Kız kardeşimle beraber okuldan çıkmış eve gidiyorduk. Benden iki yaş küçük. Deneme sınavında okul birincisi olmuş. Bana heyecanlı heyecanlı onu anlatıyordu."
"Deneme sınavında okul birincisi olmuşum, abla!" Yağmur'un zıplayarak heyecanlı sesiyle söylediği şeye karşı gülümsedim. Saçlarını karıştırarak konuşmaya başladım. "Aferin benim kardeşime!" Sevecence söylediğim şey hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi.
O saçlarının karıştırılmasını ne kadar seviyorsa bende ona tezat bir şekilde hiç sevmiyordum. Bu sefer yanaklarını sıkmaya başladığımda gülümsemesi daha da genişledi. "Eve gidince anneme de söylersin. Gurur duyacak seninle."
"Onlar senden alışık böyle şeylere." Biraz somurtarak benden ayrıldı. Kaşlarım istemsizce çatıldı. "Ne alakası var? Sen ayrı ben ayrı. Bu başarın küçümsenecek bir şey değil." Sonlara doğru gülümsemem onunda gülümsemesini sağladı. Onu böyle gülerken görmeyi çok seviyorum.
Bu başarılara bende sahiptim doğru ama hu onun başarısız olduğu anlamına gelmez.
Bir süre sessizce yürüdükten sonra gözlüğünü düzeltip başını hafifçe kaldırarak bana baktı. Benden iki yaş küçük olmasına rağmen aramızda çok boy farkı yok. Muhtemelen ileride benden uzun olacak.
"Bende senin gibi okul birincisi olmak istiyorum!" Hevesle söylediği şey gülümsememi daha da arttırdı. "Sen zaten şuan okul birincisisin."
"Evet ama hep okul birincisi olmak istiyorum. Tıpkı senin gibi. Hatta en büyük hayalim bu; gittiğim her okulda okul birincisi olmak istiyorum!" Ses tonu bile buna ne kadar istekli olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Yaya geçidinde durduğumuzda ona sıkıca sarıldım. "Başaracağına eminim! Aynı çalışma düzenini koruduğun sürece bu hiçte uzak bir hayal değil."
Yeşil ışığın yanmasıyla birlikte benden ayrılıp öneme yürümeye başladı. Hafifçe arkasını dönerek bana karşı konuştu. "Bu hayalim için senin izinden gitmem yeterli." Yavaş adımlarla peşinden gideceğim esnada hızla gelen arabayı görmemle durdum.
O anda bütün dünya durdu sanki. Zaman, insanlar, hayat, damarlarımdaki kanın akışı bile durmuş gibiydi. Bana asırlar kadar gelen o saliselik andan kendimi kurtarıp var gücümle bağırdım. "Dikat et!"
Yüksek sesimle gülen yüzü hızla soldu ve bakışları benim gözlerimi takip ederek sol tarafına kaydı. Ona doğru hızla gelen arabayı görmesiyle arabanın ona çarpması arasında saliseler oynamıştı sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Mi?
Teen Fiction"Mert?" Mert'de dahil tüm gözler bana döndü. Tüm dikkatler benim üzerimdeyken böyle bir şeyi nasıl söyleyebilirim ki? "Efendim?" dedi sorgularcasına. Söylemekle, söylememek arasındaki, ip incecik bir çizgi var derler ya hani... İşte tam da orada d...