20. Teşekkür

620 37 23
                                    

Bir süredir esnettigim kollarımı serbest bıraktım ve yerdeki su şişeme doğru yöneldim. Bir süredir burdayım ve Mert hâlâ gelmedi. Durum başka olsa geldiğinde ona çok güzel çemkirirdim ama bana yardım ettiği için bunu yapamayacağım.

Sudan bir yudum alıp şişeyi eski yerine bıraktım. Boğazımı temizleyip sesimi açmak adına kısa kısa bağırmaya başladım. Önüme döndüğümde aniden sesimi yükseltip çığlık attım. Karşımda aniden Mert'i görmeyi beklemiyordum çünkü. Mert'te benim çığlığımla beraber ellerini kulaklarına bastırdı ve yüzünü buruşturdu. Çığlığımı bitirir bitirmez istemsizce elim ağzıma gitti.

Yavaşça ellerini indirip dikleşti. Bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Bende kaşlarımı kaldırıp ona bakmaya başladım. Derin bir nefes alıp işaret parmağını bana doğrulttu. "Sen hastasın. Ağır hastasın hem de."

Sakince kurduğu cümleler karşında kaşlarımı çattım ve ağzımdaki elimi indirdim. "Ben hastaysam sen de manyaksın!"

"Benim ne manyaklığımı gördün?" Benim gibi sinirli ses tonuyla konuştu o da. Umursamadan bu gerilim dolu ortamı devam ettirdim. "Sürekli sessiz sedasız gelip beni korkutuyorsun!" 

"Ben gayet bir bir şekilde geliyorum bir kere! Ben şimdi odaya giriyorum, deme mi falan mı bekliyorsun?"

Elimi alnıma vurdum ve önüme döndüm. Elbette öyle bir şey beklemiyordum ama normal insanlara kıyasla çok sessiz. Yanıma geldiğini asla fark etmiyorum ve aniden onu görünce korkuyorum.

"Ayrıca, sen niye öyle bağırıyordun?" Mert'in meraklı sesine karşı aynadan ona baktım. "Ses açıyordum."

"Ne yapıyordun?" Hemen peşimden söylediği şeyle göz devirdim. Bu sefer ona dönüp konuştum. "Ses açıyordum, ses! Ses açmadan şarkı söylemek sese zarar verir." Yaptığım açıklama karşında tek kaşı havalandı. Dikleşip ellerini cebine koydu. "Öyle bağırmak sese zarar vermiyor mu?"

Gözlerimi devirdim ve önüme döndüm. "Sana bunun açıklamasını yapmakla uğraşamayacağım. Ne zaman başlıyoruz onu söyle sen." Tek omzunda asılı olan çantasını aniden yere attı. "Şimdi." Yanıma gelirken bir yandan konuşmaya devam etti. "Önce hareketleri öğreteyim, sonra şarkıyla pratik yaparız."

Başımı sallayarak onu onayladım. Elimi tutup yavasca beni kendine çevirdi ve konuşmaya başladı. "Sen gittikten sonra çok bir şey eklemedik. Odaklanırsan bugün bu işi bitirebiliriz." Söylediği şeye karşı göz devirmeden edemedim. Üç yıldır dans kulübünde olan ve kendisinin kulübe girmesi için oy kullandığı birisine mı söylüyor bunu?

Yalnızca başımla onayladım. Benim son öğrendiğim yerden sonrasını yavaş yavaş öğretmeye başladı. Aşırı fazla el tutuşma anı vardı. Bunu normal karşılıyorum çünkü, bu çift odaklı bir dans. Hareketleri birkaç kez tekrarladıktan ilk kısmi öğrenmiştim. Bu sefer dansı yaparken bir yandan sarkiyi söylemeye  başladım. Eğer dans şarkı söylememi engelliyorsa bazı hareketleri değiştirmemiz gerekir.

İkinci kısma geçeceğimiz sırada duraksadı. "Bak şimdi, bu kısımda seni belinden arkandan tutup kaldıracağım. Senin o sırada sağ ayağını sol diz kapağının kenarına koyman gerekiyor." Söylediği şeye karşı kaşlarımı çattım. Umarım anladığım şekildedir.

"Böyle mi?" dedim ve bir elimle ona tutunarak ayağımı diz kapağımın kenarına koydum. Bir yandan bana destek olurken bir yandan yaptığım harekete baktı. "Evet bunun gibi. Havadayken daha rahat yaparsın. Seni tutarken kendi etrafımda bir tur döneceğim, o yüzden dikkatli ol." Uyarısını yalnızca başımı sallayarak yanıtladım. Bir önceki hareketten başlayarak dansı yapmaya başladık.

Lise Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin