MERT ÇEVİK
Zil çalınca doğruldum ve omzumun üstünden Pelin'e baktım. Doğruyu söylemek gerekirse, onunla iyi anlaşmak istiyorum. Ama bu pek mümkün gibi görünmüyor. Tuğçe hoca eşyalarını toplayıp sınıftan çıktığı sırada Pelin'de ayaklanmıştı. Belkide iyi anlaşmamız için bir fırsat yakalayabilirim. İletişim kurmak o kadarda zor olmamalı.
Hızlıca sıramdan kalktım ve Pelin'in önünü kestim. Gülümsedim ve, "Ufaklık." dedim. Oflayarak yanımdan gitmeye çalıştığı sırada kolundan tutup yeniden karşıma çektim. Tamam, suyuna gitmekte fayda var. Değil mi? "Tamam tamam, Pelin."
İç çekti ve bana bakmak için başını kaldırdı. "Yine ne oldu Mert?" dedi bıkmış sesiyle. Gerçekten onu bu kadar bıktırmış olamazdım. Tuttuğum kolunu yavaşça bıraktım. Bende onun bana yaptığı gibi gözlerine baktım. Bence iyi anlaşmamızı sağlayabilirim. Derince iç çektim ve konuşmaya başladım. "Pelin, biliyorum çok iyi bir şekilde tanışmadık. Hatta çok iyi zamanlarda karşılaştığımızda söylenemez ama bence iyi anla..."
"Ooo... Pelin hanım! On ikinci sınıf başladığımdan beri hiç yüzüme bakmıyorsunuz." Dişlerimi sıkıp sözümü kesen kişiye baktım. Oğlanın birisi bir dirseğini kapı pervazına yaslamış, gülerek Pelin'e bakıyordu.
Bu kim ya? Şu kılıklara bak.
"Emir!" Pelin birden bire bağırıp o çocuğun yanına gitti ve sarıldı. Ne oluyor ya? Bir şeyler konuşuyorlar ama ben duyamıyorum. Emir denen o çocuk kolunu Pelin'in omzuna attı ve uzaklaşmaya başladılar. Arkalarından bağırdım. "Ama Pelin!"
"Sonra Mert!" Aldığım tek cevap bu olmuştu. Bu mu yani? İlk defa düzgün bir şekilde konuşalım istemiştim. Kaan'da sıradan kalkıp yanıma geldi. Yavaşça Kaan'a döndüm. "Ne oldu şimdi? Kimdi bu gelen?"
Kaan bir süre bana baktı ardından konuştu. "O gelen Emir. Pelin'in sevgilisi." Kaşlarımı çattım. "Sevgilisi mi?" dedim sorgular sesimle. "Evet. Onuncu sınıftan beri sevgililer. Aslında onuncu sınıfta emin değildik sevgili olduklarından ama geçen yıl anladık asıl gerçeği. Uzun zamandır sevgililer. Dokuzuncu sınıfta arkadaşlardı ama sonradan arkadaşlık aşka dönüşmüş anlaşılan."
"Hadi bahçeye çıkalım." Kaan'ın söylediklerinden sonra birden bire bunu söyleyiverdim. İçimden bir his peşlerinden gitmemi söylüyordu. Kaan'ı beklemeden kapıya yöneldim ve sınıftan çıktım. Pelin gibi birinin sevgilisi olacağını hiç düşünmezdim. O daha çok... Her an sadece ders çalışmakla ilgilenen biri gibi. Ben yürürken Kaan'da bana yetişmişti. Bahçeye çıktığımda kapının yanındaki boş banka oturdum. Kaan'da yanıma oturdu.
Bahçeye göz gezdirdiğimde aradığım çifti bulmuştum. Her hareketlerini dikkatlice izliyordum. Bu çocuk kesinlikle tam bir yılışık. Şu hareketlere bak. Emir denen çocuk birden bire Pelin'in yüzünü avuçları arasına aldı ve yanağını öptü. Pelin ise kızaran yanaklarıyla ona bakıyordu. Sevimlice gülüp omzuna vurdu.
Bana neden böyle davranmıyor? Her daim, on yıllık düşmanıymışım gibi davranıyor bana. Bu gerçekten sinir bozucu.
Emir elini yeniden Pelin'in omzuna attı ve ilerlemeye başladılar. Hâlâ onlara bakıyordum. Zil çalınca arkalarını dönüp okula yönelmişlerdi. Emir'e olabilecek en kötü bakışlarımı atıyordum. Bakışlarım âdeta onu delip geçecekti bunun farkındaydım. Okula girmeden önce Pelin bana baktı ve göz göze geldik. Ama sert bakışlarımı çekmedim. İkisi okula girdikten kısa süre sonra banktan kalktım ve Kaan'a baktım.
"Hadi kalk bizde sınıfa gidelim."
Kaan bir şey demeden kalktı ve benimle beraber ilerlemeye başladı. Uzun zamandır arkadaştık ve ne zaman ne anlatmak istediğimizi biliyorduk. Kaan o yüzden bu hallerini sorgulamıyor ve ses çıkartmıyordu. Ama benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Mi?
Teen Fiction"Mert?" Mert'de dahil tüm gözler bana döndü. Tüm dikkatler benim üzerimdeyken böyle bir şeyi nasıl söyleyebilirim ki? "Efendim?" dedi sorgularcasına. Söylemekle, söylememek arasındaki, ip incecik bir çizgi var derler ya hani... İşte tam da orada d...