gözden kaybolacağım dük

4

Fernan'ın gözleri soğuktu ve sadece ağzının kenarları hafifçe kıvrılmıştı. Ürkütücü bir duyguydu.

"Neden bu kadar çok sevdiğin kadını bana verdin? Majesteleri onu alabilir."

Yanından geçerken ses tonu hafifti ama ziyafet salonunun içine ince bir buz sessizliği aktı. Herkes şaşkınlıkla Fernan'a bakıyordu.

Sanki umurlarında değilmiş gibi sözlerine devam etti.

"Majesteleri isterse, bu evlilikten çekileceğim."

Altın gözleri diğer taraftaki Julia'ya ulaştı.

"Ne düşünüyorsun?"

Julia ona solgun bir yüzle baktı. Zihni boş dondu.

'Şimdi ne diyor?'

Sıcaklığını çabuk kaybeden elleri titremeye başladı. Bu duruma bir anlam veremiyordu.

Söylediği tek kelimeyi anlayamıyordu.

"...... Grandük, çok şaka yapıyorsun."

Boğucu sessizliği bozan İmparatoriçe oldu. Sertleşmiş olanlar arasında sakin bir ifade tuttu.

Yüzünde şaşkın bir ifade olan imparator sonunda konuştu.

Evet, bu tür bir şaka duruma uymuyor. Beni küçük düşürmek istemedin, değil mi?"

İmparatorun dudakları titredi. Kızmalı mıydı yoksa gülse mi bilemedi.

Fernan yüzünde tek, cilveli bir ifadeyle gülümsedi. Dostça bir akşam yemeği partisinin ortasına bombayı atan adama benzemiyordu.

"Majestelerine karşı bu kadar kirli bir niyetim olamaz. Yanılıyorsun."

Julia ona boş boş baktı. Kalbi göğsünden fırlayacakmış gibi atıyordu ama zihni hareketsiz ve sessizdi.

"Majesteleri. Bir anda. Sizinle uluslararası bir konu hakkında konuşmak istiyorum..."

Veliahtın aceleyle konu değiştirmesi sayesinde akşam yemeği tuhaf bir havada devam etti.

Zaman zaman, İmparatoriçe, şaşkına dönen Julia ile konuşmayı başardı ve Julia uygun cevaplar verdi.

Ancak yemek bitip ziyafet salonundan ayrıldığında ne söylediğini hatırlayamadı.

Julia, belirlenmiş yerine dönmek için hareket ederken, onun soğuk ellerine dokundu.

Önden yürüyen Fernan, Veliaht Prens ile bir şey hakkında konuşuyordu.

Bacakları sendeledi ve bir an duraksadı, dudaklarını sıktı ve elbisesinin eteklerini sımsıkı kavradı.