78

271 22 0
                                    

Fernan ayrılırken Julia tapınağın en alt katındaki sessiz bir odaya taşındı.

Matheus, yetkisiz kişilerin girmesini engellemek için etrafına bir kutsal güç bariyeri yerleştirdi.

"... Hülya."

Julia'yı yatakta düzgünce yatarken gören Cedric'in gözleri fal taşı gibi açıldı.

Julia yeni uyuyormuş gibi görünüyordu ve görünüşe göre çoktan havalı bir cesede dönüşmüştü.

Bir gün bunun olacağını umuyordu ama onu orada yatarken görünce kalbi düşündüğünden daha fazla kırılmış gibiydi.

Cedric derin bir iç çekerek yavaşça uzandı ve onun elinin arkasına dokundu. Eli kımıldamadan, tek bir sıcaklık olmaksızın soğuktu.

"Büyük Dük sizi kurtarmanın bir yolunu bulmak için ayrıldı."

Cedric sessizce mırıldandı. Belki de dinliyordu, öyle düşünerek, onunla konuşmaya devam etti.

"Neden böyle olduğunu ona anlattım."

"...."

"Bu hale gelmen onun suçu... Bilmeni istedim."

Cedric, Fernan'ın karmaşık bir yüzle ayrıldığı günü hatırladı.

Aslında, Büyük Dük'e söylemesinin sebebinin kişisel hislerinin bir karışımı olduğunu biliyordu. Ve o sırada Büyük Dük'ün yüzündeki ifade günlerdir aklından çıkmamıştı.

"En azından Julia'nın neden bu hale geldiğini bilmesi gerekir, değil mi?"

O gün Cedric, tapınaktan ayrılan Büyük Dük'ün arkasından dikenli sözler söyledi.

Aceleyle yürümesini durduran ve ona bakan Büyük Dük'ün bakışları çoktan kırılmıştı. Yine de Cedric ona bir hançer daha sapladı.

Julia'nın senden ilk kaçtığı gün. Uçurumdan atlayıp güçlerini kullanmasaydı böyle olmayacaktı."

"... Ne demek istiyorsun?"

Geçen gün Büyük Dük, Cedric'i öldürmeye çalışmıştı ama bu sefer daha önemsiz bir öldürme niyetini ortaya çıkarmadı. Muhtemelen bunu karşılayamadığı içindi.

"Bu, gücünü ne kadar çok kullanırsa, bedeninin o kadar çok yok edileceği anlamına geliyor."

''..."

"En başından gitmesine izin verseydin, güçlerini kullanmazdı."

Cedric'in sözlerini birer birer kazırken, Fernan'ın yüzü fark edemediği bir umutsuzlukla lekelendi.

gözden kaybolacağım dükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin