Julia, sağlığını kontrol ettirmek ve ardından ilaç almak için haftada iki kez Kalosa ile buluştu.
Verdiği ilacı her içişinde Julia vücudunun hafiflediğini hissetti.
Kafasında bir yerlerde yayılan serin bir his var gibiydi.
"Başka anormal semptomlarınız var mıydı? Hafızanızda karışıklık mı var, yoksa bilinmeyen bir rüya mı görüyorsunuz?
Her zamanki gibi ilacı aldığını doğrulayan Kalosa aniden sordu.
Julia su bardağını koydu ve bir an düşündü, sonra başını salladı.
"HAYIR. Böyle belirtiler yok. Aksine, iyi uyuyorum, bu yüzden bu günlerde nadiren rüya görüyorum.
"Gerçekten mi?"
Kalosa başını hafifçe sallayarak biraz ince bir ifade ortaya koydu.
Düzenli olarak kutsal su içmeyeli iki hafta olmuştu.
Hala bir gelişme yok gibiydi, bu yüzden biraz daha bekleyip görmenin daha iyi olacağını düşündü.
Çok geçmeden eski yumuşak ifadesine dönen Kalosa devam etti.
"İyi uyumana sevindim. Bugünlerde neler yapıyorsun?"
Kalosa tedavisi bittikten sonra da hemen geri dönmedi ve kısa bir sohbet etti.
Arkadaş canlısı bir insandan uzaktı, ancak Carnosia'da yaşarken sık sık genç hastalarla tanıştığı için onlarla konuşma alışkanlığı geliştirdi.
Kalosa'nın gözünde Julia da tıpkı bir çocuk gibi görünüyordu, bu yüzden ona nezaketle davranmaya çalışıyordu.
Julia da artık Kalosa'ya çok aşinaydı.
"Bugünlerde özel bir şey yapmıyorum. Tedavi bitene kadar aşırıya kaçmamanın en iyisi olacağını söyledi."
Sözlerini bitirdiğinde ellerini hafifçe kıpırdattı. Aslında, ona aşırıya kaçmamasını söyleyen Fernan'dı.
İç ve dış meseleler hakkında endişelenmesine gerek olmadığını ve sadece vücudunu iyileştirmeye odaklandığını söyledi.
Yüzündeki ifade, Julia, belli belirsiz hatırladı.
"... Yani bu günlerde şatoda çok zaman geçiriyorum."
Dudaklarının kenarları hafifçe kıvrıldı. Julia bugünlerde her gün rüya görüyor gibiydi.
Uyudu ve uyandı ve dünyası değişmişti çünkü ona kayıtsız kalan kocası, sanki birdenbire farklı biri olmuş gibi onunla ilgileniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gözden kaybolacağım dük
Romance-novel çevirisidir- Savaştan dönen Kuzey'in hükümdarı Fernan Sezar. Her şeyiyle mükemmel olan adam, Julia'nın mutsuz çocukluğunun tek güzel anısıydı. Julia, kocası olacağı söylendiğinde, ilk kez Tanrı'nın varlığına inandı. Ancak... "İstediğin...