Cedric, Fernan'ın bakışlarını kaçırmadan selam vermek için sessizce başını eğdi.
Bu sırada koltuğunda oturan Kalosa hemen sordu.
"Evet, her seferinde sormak sıkıcı ama bugünlerde nasılsın?"
Her zamanki gibi, hafızasında herhangi bir karışıklık olup olmadığını veya tuhaf rüyalar görüp görmediğini sordu. Julia onun tanıdık sorusu karşısında başını sallamaya çalıştı ama sonra durdu.
"Bir düşünün... Sanırım bir süre önce rüya görmeye başladı."
Bu sözler üzerine üç adamın da gözleri aynı anda ona takıldı.
Gözlerini hafifçe indirerek derin düşüncelere dalmış olan Julia, ardından mırıldandı.
"Tam olarak hatırlayamıyorum ama sanırım en son gördüğüm rüyada aşağıda bir uçurumun parıltısını görebiliyordum, nehir ya da göl... Bu tür bir arka plan."
Kalosa, sanki sessizce dinliyormuş gibi, Julia'nın neden bahsettiğini bilip bilmediğini sorarcasına Fernan'a baktı.
Ancak Kalosa'nın bakışlarını fark etmeyen Fernan, masasının üzerindeki elini yavaşça tuttu.
Ona bakan Kalosa, tekrar Julia'ya baktı.
"Hepsi bu?"
"Evet. Şimdilik bu kadar."
Kollarını kavuşturmuş Kalosa hâlâ başını salladı.
Julia'ya rüyalarını sormaya devam etmesinin nedeni, anılarının onun rüyaları aracılığıyla canlanmaya başlamasıydı.
Belli belirsiz de olsa bir şeyi hatırlamayı başardı, bu yüzden gelecekte hafızasını azar azar geri kazanabilir.
"Onla ilgili yanlış bir şey mi var?"
Julia sessizce, merakla sorduğunda, Kalosa omuzlarını silkti.
"Mükemmel değil ama biraz ilerleme kaydediyorsun. Sadece kalbinde değil, beyninde de küçük bir anormallik olduğunu sana daha önce söylemiştim."
Hastanın herhangi bir bilgi vermeden check-up yaptırması bir aldatmaca olduğu için Kalosa, muayeneye devam etmesinin nedenlerini özetlemek üzereydi.
"Biraz işlevini durduran bazı beyin organları yavaş yavaş normale dönüyor. Bu nedenle, gelecekte zihninizi ve bedeninizi rahat tutun. Bu şekilde iyileşmeniz daha hızlı olacaktır."
Kalosa konuşmasını bitirdikten sonra ayağa kalktı.
Bugün check-up süresinin normalden kısa olduğunu düşünen Julia da ayağa kalktı. O sırada orada sessizce duran Cedric aniden ağzını açtı.
"İyileşmene sevindim."
Cedric'in bakışları Julia'daydı ama mırıldandığı sözler yanındaki Fernan'a yönelikti.
Fernan bu sözlere cevap vermedi ve sessizce yere baktı.
Yüzünün bir şekilde karanlık olduğunu fark etmeyen Julia, başını salladı.
"Hepsi rahipler sayesinde."
"Ben sadece senin yanındaydım. Umarım Büyük Düşes yüzüme alışır."
Bir yerlerden anlamlı bir şekilde çıkan sözler üzerine Julia başını hafifçe yana eğdi.
Bu sırada kapıyı açan Kalosa yatak odasından çıktı, ardından Cedric kibarca başını eğdi.
"Peki o zaman, bir dahaki sefere görüşürüz."
Cedric, hemen ayrılmadan ona bir an baktı.
Sonra Julia ona şaşkın bir yüzle baktığında sessizce yatak odasından çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gözden kaybolacağım dük
Romance-novel çevirisidir- Savaştan dönen Kuzey'in hükümdarı Fernan Sezar. Her şeyiyle mükemmel olan adam, Julia'nın mutsuz çocukluğunun tek güzel anısıydı. Julia, kocası olacağı söylendiğinde, ilk kez Tanrı'nın varlığına inandı. Ancak... "İstediğin...