İmparatorluk Sarayı'nı ziyaret ettiği gün, Julia'nın izinsiz olarak yatak odasında uyuduğunu gördüğünde, Fernan tuhaf bir duygu hissetti.
Bu yüzden doktoru aradı ve tedavi ettirdi. Orada hasta yatıp ölmemesi zerre kadar umurunda değildi, hayır, ölse daha iyi olurdu.
Sonuç olarak, o andaki duyguları anlık acımaya daha yakın olmalıydı.
Acımak. Bu ona pek uymayan bir kelimeydi.
"Soğuk."
Saatler sonra uyanmadı ve şifalı duyguyla şamandıra yoluna devam etti. Sonra bir süre sonra uyandı ve şaşkın ve ıslak gözlerle ona seslendi.
"...Ekselânsları?"
Onu görünce bir an garip hissetti.
Hoş olmayan derecede güzel gözleri olan bir kadın. Marki'ye benzeyen ama onun gibi olmayan bir kadındı.
Anlaşılması kolay olan Marki'nin aksine, kalbini kavraması zor bir kadındı. Bu yüzden, onu biraz kaba bir şekilde sorgulamaya çalıştığında, yüzünde ağlamaklı bir bakışla onu reddetti.
"Ben sadece... Sadece bir şey söylemek istedim. Buraya bunu umarak gelmedim..."
Aceleyle yataktan fırladı ve bir yığın halinde yere yığıldı.
Titreyip kıvrılırken küçük bedeninin bir an için neden bu kadar zayıf göründüğünü bilmiyordu. O oturmaya çalışırken neden bu kadar suçlu hissettiğini bilmiyordu.
Suç. Fernan dehşete düştü. Bir süre bu kadın tarafından görünüşüyle sarsıldı.
Bolca zamanı olsa bile, Marquis Elody'nin kızına vermeyeceği zamanı havaya saçtı.
Evet, üzerinde bir şeyler yazıldığı belliydi. (İlaç şişesinin üzerinde)
"Um, Majesteleri... aradığım şey bu değildi..."
Julia ciddi bir ifadeyle ona baktı. Gözleri her zamanki gibi berrak ve suluydu.
"O sahip..."
Bu masum yüzle şimdiye kadar kaç kişiyi kandırmıştı? Bunun küçük bir sayı olmadığından emindi. Bir an için neredeyse ele geçirildi.
İksiri içtiği ve bir canavara dönüştüğü düşüncesi onu kıkırdattı.
Fernan'ın bunu öğrenmesi çok zor olmadı.
Marki, Julia'yı en son ziyaret ettiğinde, Sezak* Marki ile Julia arasındaki konuşmaya kulak misafiri oldu. (*Hizmetçi mi yoksa kim olduğundan emin değilim.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gözden kaybolacağım dük
Romance-novel çevirisidir- Savaştan dönen Kuzey'in hükümdarı Fernan Sezar. Her şeyiyle mükemmel olan adam, Julia'nın mutsuz çocukluğunun tek güzel anısıydı. Julia, kocası olacağı söylendiğinde, ilk kez Tanrı'nın varlığına inandı. Ancak... "İstediğin...