"Senin aptal olduğunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum."
Fernan somurtkan bir sesle kabaca bir şey fırlattı.
Marki'nin önüne atılan şey, Marki'nin geçen gün Büyük Dük'ün Şatosu'na yerleştirdiği casustu.
Titreyen ve Marki'nin önünde yatan casus mırıldandı.
Özür dilerim. Marki......"
Casusun her şeyi itiraf ettiğini anlayan marki solgun bir yüzle ayağa fırladı.
'Kahretsin, ne yapmalıyım?' Sertçe dilini yalayan Marki önce ciyakladı.
"Yapmak ne kaba bir şey! Birdenbire beni ziyaret etmeye ve bu kadar şiddetli olmaya nasıl cüret edersin!"
Cahilce tepki verip yüksek sesle bağırırken Fernand, ifadesini değiştirmeden Marki'ye yaklaştı.
Tereddüt etmeden elindeki kılıcı kaldırdı ve Marki bir ciyaklamayla geriye düştü.
Fernan, düşmüş Marki'nin kolunu ovuştururken mırıldandı.
"Bunu ölçülü yapıp bıraksaydın, seni öldürmeyi düşünmezdim."
Fernan kılıcını Marki'nin diğer koluna sapladı. Marki acı içinde çığlık attı.
"O pis ağzı dinlediğimde seni hayatta tutamam."
"Ah! Ah!"
Çığlık atan Marki'ye göz kamaştıran bir bakışla bakan Fernan, kılıcı çekip tekrar yerine koydu.
Kalçasına saplanan bıçakla Marki kıvranmaya ve mücadele etmeye başladı.
Bıçağı çevirerek acısını artıran Fernan yavaşça başını yana eğdi.
"Titremeye gerek yok Marquis, seni hemen öldürmeyeceğim."
Marki'nin geçmişte Julia'ya yaptıkları tek bir delmeyle karşılaştırılamazdı.
Bu nedenle, marki, tekrarlanan acı ve ıstıraptan sonra olabildiğince yavaş ölmelidir.
Böylece bir daha babası adına o utanmaz yüzünü Julia'nın önüne koymadı.
"Ah, kurtar, kurtar beni..."
Aşağıdaki sözler ağzına saplanan keskin bıçak tarafından yutuldu.
Zemin anında kanla lekelendi.
Marki'nin hizmetkarlarının eşkıyalar tarafından malları alınarak öldürüldüğü sonucuna varıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gözden kaybolacağım dük
Romance-novel çevirisidir- Savaştan dönen Kuzey'in hükümdarı Fernan Sezar. Her şeyiyle mükemmel olan adam, Julia'nın mutsuz çocukluğunun tek güzel anısıydı. Julia, kocası olacağı söylendiğinde, ilk kez Tanrı'nın varlığına inandı. Ancak... "İstediğin...