gökyüzünün bulutlu olduğu için yıldızların görünmediği akşamlardan biriydi. hava serindi ve yaktığımız ateşin etrafında toplanmıştık. sakince biralarımızı yudumlarken az önce yemek yediğimiz için herkes mayışmış durumdaydı.
özellikle de taehyung.
haechan'ın yanında otururken başını göğsüne yaslamıştı. yaslandığı için yanakları olduğundan daha tombul görünüyordu ve uykusuz bir şekilde gözlerini açık tutmaya çalışırken zorlanıyordu.
şu an kollarım arasında olsa ne kadar küçük duracağını düşününce yutkundum.
"burda hep sinekler var!" siyeon sinirle soluduğunda bütün bakışlar ona dönmüştü. daha sonra yerinden kalktı ve çadıra doğru ilerledi. elinde spreyle döndüğünde "şimdi siktim belanızı." diyerek sinekleri tehdit ediyordu.
sinek öldürücü spreyi önce bacaklarına, daha sonra da kollarına iyice sıktı. yanında oturduğum için spreyin kokusu direkt bana gelirken yüzümü buruşturdum. siyeon ise bundan hiç rahatsız olmadan spreyi vücuduna yediriyordu.
"o surat ne öyle?" dedi ona nasıl baktığımı fark ettiğinde. benden bir cevap alamayınca ise konuşmasına devam etti "bacağını uzat sana da sıkayım."
itiraz etmeden dediğini yaptım. spreyden oldukça bol bir miktarda bacaklarıma ve kollarıma sıktıktan sonra iyice yedirmek için bana yaklaştı.
"o tırnaklarla bir yerlerimi çizmeyeceksin değil mi?" dedim oldukça uzun ve keskin tırnaklarına bakarken. o ise sadece gülmüştü.
"tırnaklarımın çizeceği tek yer sırtın olur bebeğim."
dediği şeyle kendimi daha fazla tutamamış ve büyük bir kahkaha patlatmıştım. bu da bakışların tekrar bize dönmesine sebep olmuştu.
önemli bir şey olmadığını fark ettiklerinde herkes tekrar muhabbetlerine döndü. taehyung hariç. o sessizce bakışlarını siyeon'un vücudumda dolanan eline kilitledi. parmaklarının bacaklarımda ve kollarımda gezişini izliyordu ancak yüzündeki ifadeden ne düşündüğünü anlamak imkansızdı.
işi bittiğinde siyeon spreyi eline aldı ve gülümseyerek taehyung'a uzattı. taehyung alma girişiminde bulunmayıp siyeon'u izlemeye devam ediyordu. bunu fark eden haechan araya girerek siyeon'un elindeki şişeyi aldı. sessizce teşekkür ettikten sonra taehyung'u hafifçe tutarak göğsünden kaldırmıştı.
haechan spreyden taehyung'un koluna sıkıp yedirmeye başladığında bile taehyung'un bakışları bendeydi. fazla bariz davranıyordu ve sebebini anlayamıyordum.
"jungkook sen dövmeciydin değil mi?" diyerek bana seslenen lucas'a döndürdüm bakışlarımı. ancak taehyung'un gözlerini hala üzerimde hissedebiliyordum.
"evet."
"geçici bir iş ama değil mi?" dediğinde kaşlarımı çattım. neden geçici olsun ki?
"hayır değil."
"neden ki? gerçek bir mesleğin olsun istemez miydin?"
"gerçek bir mesleğim var zaten." diye yanıtladım. tanrım, bu aptallara katlanamıyordum.
"hadi ama jungkook." diyerek güldü "üniversite okuyup düzgün bir diploma sahibi olmak istemez miydin? dövmecilik seni nereye kadar götürecek?"
"jungkook zaten tıp fakültesini bırakıp bu mesleğe başladı?" dedi siyeon araya girerek. o da sinir olmuş duruyordu.
"ciddi misin?" diyerek gözlerini büyüttü lucas. "enayilik yapmış biraz."
"bunun seni hiç ilgilendirdiğini sanmıyorum lucas." dedim gülümseyerek. daha sonrasında önüme döndüm. onunla daha fazla tartışmayacaktım. zaten siyeon benim yerime tartışmayı sürdürüyordu şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
irreplaceable | taekook
Fanfictiontaehyung sevgilisini aldatıyordu düzyazı + texting 16.04.2022