saat sabahın altısıydı.
arabamın sağ koltuğunda oturan siyeon ile birlikte taehyung'un evinin aşağısında bekliyorduk. siyeon sürekli esniyor, uykusu olduğu için mızmızlanıyor ve bizi beklettiği için taehyung'a sövüyordu.
haechan bizi gidecekleri kampa davet etmişti. taehyung nasıl ikna etmişti bilmiyorum ama bir şekilde davet edilmiştik işte. şimdi ise taehyung'un evinin aşağısında ikisini bekliyorduk.
başımı direksiyona yaslayıp gözlerimi kapattım. bu kampa gitmek istemiyordum, bütün haftasonumu taehyung ve haechan'ı izleyerek geçirmek zaman kaybı gibi geliyordu. ancak taehyung için katlanmak zorundaydım.
"sonunda geldiler." diye söylendiğini duydum siyeon'un. başımı kaldırıp camdan dışarı baktığımda apartman kapısının açıldığını ve ikisinin çıkrığını görmüştüm.
bagaja çantalarını yerleştirdikten sonra arka koltuğa oturmuşlardı. taehyung, siyeon'un kendisine laf sokmalarına gözlerini devirdikten sonra kısaca selamlaşmış ve yola çıkmıştık.
sadece siyeon, taehyung ve haechan benim arabamda geliyordu, geri kalanlar chris'in arabasındaydı ki bu da işime geliyordu çünkü yolumuz uzundu ve o kadar yol chris ve arkadaşlarına katlanabileceğimi sanmıyordum.
"yolumuz uzun mu?" diye sordu taehyung arabayı sürmeye başladığımda. navigasyonun dediğine göre 4 saatlik bir yolumuz vardı bu yüzden onu başımla onaylamıştım. taehyung ofladığında haechan ise gülerek sevgilisinin başından tutmuş ve omzuna yaslanmasını sağlamıştı.
saçlarına öpücük bıraktıktan sonra parmaklarını taehyung'un elmacık kemiği üstünde gezdirdi. sanki kendi suçu değilmiş gibi "yarana ilaç sürelim." dediğinde taehyung'un başıyla onaylamasıyla bagaja koymayıo yanlarına aldıkları sırt çantasından ufak bir krem çıkartmış ve iyileşmekte olan kesiğinin üstüne sürmüştü.
"noldu ki yüzüne?" diyerek arkasını döndü siyeon. taehyung kesiğini ona göstermek için yakınlaşıp ona kesiğini göstermişti. "cam parçası geldi."
"ama bu çok derin, hastaneye gittiniz mi?"
"gitmedik."
"gitseydiniz keşke, belki dikiş atarlardı."
"boşver iyileşiyor işte." dediğini duydum taehyung'un. daha sonra siyeon "yara bandı yapıştıralım bari açıkta kalmasın." demişti.
dikiz aynasından gördüğüm kadarıyla çantasından ufak bir yarabandı çıkartmış ve taehyung'un yarasının üstüne yapıştırmıştı.
taehyung telefonun ekranından yüzüne bakıp "çirkin oldum." diye mırıldandığında siyeon "zaten öyleydin." demiş, bunun üstüne taehyung, siyeon'un oturduğu koltuğa tekme atmıştı.
siyeon gülerek önüne döndükten sonra başını cama yaslayıp ayağını arabanın göğsüne uzattı. çantasından kulaklığını çıkarttıktan sonra bana dönüp "ben uyuyorum." dediğinde onu başımla onayladım.
normalde arabamda bu şekilde oturmasına izin vermezdim, hatta taehyung'u bile defalarca uyarmıştım bu yüzden ancak bu seferlik ses etmemeye karar vermiştim. nasıl rahat ediyorsa o şekilde uyuyabilirdi.
bu da taehyung'un gözünden kaçmamıştı.
bir süre dikiz aynasından bana ters bakışlarını göndermesinden çok rahat anlamıştım bunu. daha sonra gözlerini devirip kollarını görğsünde birleştirmiş ve camdan dışarıyı izlemeye başlamıştı. haechan'ın da uyuyakalması üzerine yolculuğun geri kalanı ise oldukça sessiz geçmişti.
-
"sonunda geldik." diyerek esnedi siyeon. ardından elindeki çantaları yere bıraktı. ormanlık bir alanda olduğumuz için arabayı en yakın yere park edip elimizde eşyalarla 45 dakika boyunca yürümüştük. gerçekten buna değer miydi diye düşünmeden edemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
irreplaceable | taekook
Fanfictiontaehyung sevgilisini aldatıyordu düzyazı + texting 16.04.2022