taehyung, iddiayı kaybettiğine pişman olacaksın derken şaka yapmıyordu.
bunu da maalesef zor yoldan öğrenmiştim.
haechan nihayet ailesinin yanına dönmüştü. o zamana kadar taehyung bu iddianın konusunu açmasa da gider gitmez yaptığı ilk şey bana cezamı vermek olmuştu.
başta bu cezanın yatakta istediği bir pozisyon olacağını düşünmüştüm ancak yanıltmıştı beni.
bir hafta boyunca yanından ayrılmamamı istemişti.
başta bu oldukça cazip gelmişti bana. bir haftanın her günü her saati taehyung ile birlikte olacaktım. gayet güzel geliyordu kulağa, hatta bu yüzden cezadan daha çok ödül gibi gelmitşi bana. ancak dediğim gibi, taehyung'a güvenmem bir hataydı.
taehyung normal hayatına devam ediyordu; arkadaşlarıyla buluşuyor, alışverişe çıkıyor, saçlarını yaptırıyor ve beni süs köpeği gibi yanında taşıyordu.
eğer arkadaşlarıyla bu kadar sık buluşmasa kuaförde saatlerce beklemeyi ya da taehyung'un alışverişi bitene kadar ayakta dikilmeyi sorun etmezdim.
arkadaşları oldukça acımasızdı.
"bu sürekli bizimle mi gelecek?"
"jungkook her geldiğinde bu soruyu sormaktan sıkılmadım mı yeji?" dedi taehyung kahvesinden bir yudum alırken. yeji ise omuz silkmişti.
"haechan gitti rahatça takılırız demiştik peşine arkadaşını takmış."
"öyle bir şey değil bu."
"nasıl bir şey ya?" diyerek araya girdi bu sefer yeri. hep taehyung'un bizden arkadaşlarına bahsedip bahsetmediğini merak ediyordum ve bu şekilde cevabını almış olmuştum.
"jungkook'un burda olması beni rahatsız etmiyor." dedi taehyung. gülümsememi bastırırken kızların gözlerini devirmesimi görmezden gelmiştim.
"salak mısın ya? sevgilinin ruh hastası arkadaşı peşine takılmış sen de rahatsız olmuyorum diyorsun."
"jungkook ruh hastası falan değil."
"haechan'ın arkadaşı değil mi?"
"öyle, ama jungkook iyi biri."
"haechan ile arkadaş olan biri ne kadar iyi olabilir ki?"
taehyung derin bir iç çekip gözlerini kapattı. bana mı yoksa haechan'a mı laf geldiği için sinirlenmişti anlamamıştım ancak dişlerini birbirine bastırarak "jungkook aynı zamanda benim de arkadaşım." demesinden cevabımı almıştım.
"ne zamandır?"
"ne fark eder?" dedi taehyung gözlerini devirirken, arkadaşları sabrını tüketmiş duruyordu "ben jungkook'u seviyorum ve burda olmasından rahatsız olmuyorum. lütfen uzatmayın, haechan'ın salak arkadaşları gibi değil o."
"öyle diyorsan."
"diyorum evet."
konu nihayet dağıldığında rahatlamış bir nefes verdim. taehyung'u korumaya çalıştıklarının farkındaydım ancak haechan'ın arkadaşlarıyla bir tutulmak sinirimi bozuyordu.
ben taehyung'a asla zarar vermezdim.
masadaki muhabbete odaklanmadan oturduğum yerde beklemeye devam ettim. ara sıra göz ucuyla taehyung'a bakıyor, onun da bana baktığını görünce gülümsüyordum.
masanın altından bacaklarım üstünde gezen parmak uçlarını hissettiğimde taehyung'a baktım tekrar. o ise arkadaşlarıyla göz temasını hiç bozmadan elini bacağımda gezdirmeye devam ediyordu. parmakları baldır çevremde gezmeye başladığında derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
irreplaceable | taekook
Fanfictiontaehyung sevgilisini aldatıyordu düzyazı + texting 16.04.2022