26

9.5K 705 475
                                    

"çok güzel bir kızsın sen."

oturduğum yerden gülümseyerek konuşan taehyung'a baktım. çok güzel görünüyordu. güneş esmer tenine vururken bundan hiç rahatsız olmuyor, aksine birkaç gündür çiftlikte iç içe olduğu doğanın kendisini kucaklamasına izin veriyordu.

"sence de çok güzel değil mi?" bana bakarak konuştuğunda güldüm ve onu başımla onayladım. annesi bakmakta güçlük çektiği için biberonla beslediğimiz minik kuzuyu severken ve bir yandan da beslerken o kadar merhametli görünüyordu ki birkaç fotoğrafını çekmeden edememiştim.

bunu fark ettiğinde ise gülümseyerek birkaç poz vermiş, galerimi sevimli fotoğraflarıyla doldurmuştu.

biberondaki süt tamamen boşaldığında kuzu geri çekilerek kardeşlerinin yanına koşmuş, taehyung'un arkasından kıkırdamasına sebep olmuştu.

elindekini kenara bırakıp yanıma geldi ve çimlere oturdu. dizini kırıp bacağını bacağıma yasladıktan sonra ise gülümsedi tekrardan.

"çok sevimliler, bebekten hiçbir farkları yok."

hala koşuşturan kuzuları izlediğini fark ettiğimde onu onayladım. çiftliği bu kadar çok seveceğini düşünmemiştim. haechan ile kampa gittiğimiz zaman sürekli sızlanıp eve dönmek istediği için doğayla iç içe olmanın ona göre olmadığını düşünmüş, çiftlikte de uyum sağlama konusunda zorlanacağını düşünmüştüm ancak beni yanıltmıştı.

burda olmaktan oldukça mutluydu, üstelik bugün sabah eve dönmeyi teklif ettiğimde itiraz ederek engellemişti bunu.

güzel.

çimlerin üstünde gezdirdiği elini tuttum ve parmaklarımızı iç içe geçirdim.

"bebekleri seviyorsun yani?" diye sordum ona merakla. daha çok erkendi ancak çocuk sahibi olmak gibi konularda ne düşünüyor merak ediyorum.

"seviyorum." dedi tebessüm ederken "ama baba olmak istemezdim."

"neden?"

"bilmiyorum. yaşım daha çok genç ve aile kavramını tam bilmiyorum." omuzlarını düşürerek konuştuğunda dolmuş gözlerine baktım.

"ama siz çok güzel bir aileymişsiniz." bu sefer gülümseyerek konuştuğunda ben de ona gülümsedim. "babanı tanımadım ama anlattığınıza göre o da çok iyi biriymiş."

"en iyisiydi hem de. keşke sizi tanıştırabilseydim."

"keşke." diyerek parmaklarımı okşadı. elimi yanağına yasladığımda ise avuç içlerimi öpmüştü yavaşça.

"tanışsaydınız sana bayılırdı."

"nasıl bu kadar emin konuşuyorsun?" dedi gülerek. bu konuda kendini bu kadar eksik hissetmesi beni üzüyordu.

"çünkü." dedim elimi çektiğim yanağına hızlı bir öpücük bırakırken "ben sana bayılıyorum."

duyduğu cevaptan memnun bir şekilde kıkırdayarak dudaklarımı öpmeye başladığında onu tutup kendime daha çok çektim.

ellerini iki yanağıma yerleştirdi ve dudaklarımı emdi. yavaşça hareket etti ve kısa süreli öpüşmenin tadını çıkarttı. beni yeterince öptüğüne karar verdiğinde ise dudaklarımızı yavaşça ayırarak sırtını ağaca yasladı ve bacaklarını uzattı.

baldırlarına eliyle vurarak uzanmamı işaret etti. itiraz bile etmeden başımı kucağına yaslayıp uzandığımda ise elleri direkt saçlarıma gitmişti.

parmakları tutamlarım arasında hareket ederken aşağıdan güzel yüzünü izliyordum.

"bugün ne yapmak istersin?" diye sordum ona. başını eğip bana baktı ve omuzlarını silkti sadece.

irreplaceable | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin