24

8.5K 780 216
                                    

"bence eve dönmeliyiz."

bakışlarımı saçlarını bir gün önce siyaha boyamış olan taehyung'a çevirdim. tedirgin bir şekilde arabanın camından dışarı bakıyordu.

"kaç saattir araba sürdüğümden haberin var mı?"

"uçakla dönelim."

"çiftliğin ortasındayız, ne uçağı?"

"of jungkook."

mızmızlanacağını biliyordum, dünden beri bu konuda çok gergindi zaten. ancak geri dönmemiz mümkün değildi.

annem ikimizi çağırmıştı bir kere, ondan kaçmamız imkansızdı.

"annemin seni seveceğine eminim." dediğimde ters bir bakış attı bana "nerden eminsin?"

"çünkü sevgilimsin."

"anneler oğullarının sevgililerini seviyor muymuş?" dedi gülerek. gerçekten kafasına çok takıyordu ve kendini boşuna yoruyordu, annem rahat bir kadındı ama taehyung'u buna bir türlü ikna edememiştim. öyle ki annemin gözüne girebilmek için kırmızı saçlarını zaman bile kaybetmeden siyaha boyamıştı.

bu kısım işime gelmişti tabi.

annemin bizi neden çağırdığına gelirsek, siyeon ile telefonda konuşup beni çekiştirirken siyeon'un yanlışlıkla ağzından sevgilim olduğunu kaçırması sonucu direkt beni aramış ve daha önce söylemediğim için azarlayan yanına çağırmıştı. taehyung ile tanışmak istiyordu.

garip geliyordu, özellikle ilk zamanlardaki halimizi düşününce taehyung ile bu kadar ilerleyeceğimizi hiç tahmin etmezdim. tek bir seferlik sevişeceğimizi ve sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam edeceğimizi sanırdım.

ama işler öyle ilerlemedi.

ilk kez birlikte olduğumuz gecede, bir süre soluklanmak için yatağa uzanmıştım. daha sonra üstümü giyinip burdan siktirip gidecektim.

ancak taehyung'un yanımda burnunu çektiğini duydum. bakışlarımı ona çevirdiğimde ise ağladığını gördüm.

hadi ama.

"iyi misin?" diye sordum formalite olarak. ona baktığımı gördüğünde ise yüzünü çevirdi ve "iyiyim." diye mırıldandı.

bir şey demeden yerimden doğruldum ve üstüme kıyafetlerimi geçirdim. taehyung da aynı şeyi yapmak için uyuşukça yerinden doğruldu. dudakları arasından acı dolu bir inleme çıktı ve kaşlarını çattı. kalçasındaki sızı yüzünden hareket etmekte zorlanıyor gibiydi ancak yine de yardım etmemiştim.

üstüne zorlanarak da olsa kıyafetlerini geçirdikten sonra yanıma oturdu. ikimiz de bir şey demeden yere bakıyorduk. taehyung'un gözyaşları göz pınarlarında bekliyordu, yüzü ise ıslaktı.

"ne yapacağız şimdi?" diye sordu sessizliği bozarak. ardından gerçek bir anda yüzüne vurmuş gibi ellerini yüzüne kapattı ve "ne yaptım ben?" diye fısıldadı "haechan'ın yüzüne nasıl bakarım artık?"

"hiçbir şey olmamış gibi davranacağız." dediğimde dönüp bana baktı. "bu hiç yaşanmamış gibi davranalım, sen de ben de unutalım olanları."

"ama yaşandı!"

"ama ikimizden başka bilen yok, böyle de kalacak. anlaştık mı?"

"tamam." diye mırıldandı sessizce. yerimden kalkıp yüzüne eğildim ve onu son kez öpmek için dudaklarımızı birleştirdim. hızla ve uyum içinde hareket eden dudaklarımız beni heyecanlandırmıştı. aramızda kimse olmasa tam şu anda ikinci hatta üçüncü turu bile yapabilirdim.

irreplaceable | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin