16

11.1K 1.1K 762
                                    

önceki bölümün bildirimleri bazılarına düşmemiş okumadıysanız önce onu okumayı unutmayın 🐣

-

taehyung'un bakış açısından

"günaydın prenses!'

gözlerimi açtığımda başımda dikilen yeji'yi görmem bir olmuştu. elinde tuttuğu su bardağıyla bana bakıyor ve sırıtıyordu.

"kahvaltı hazırlıyorum kalk ve yardım et."

"uykum var."

"14 saattir uyuyorsun."

"umrumda değil." diyerek tekrar gözlerimi kapattım. yanımdaki yastığa sıkıca sarılırken yeji'nin söylenmeye başladığını duydum. kötü bir arkadaş olduğumu biliyordum, nerdeyse bir aydır onun evinde kalıyordum ve bütün gün uyumak dışında bir şey yapmıyor, ona sadece zorluk çıkartıyordum.

ama canım yanıyordu tamam mı?

yeji'nin yatakta yanıma oturduğunu hissettim. ardından saçlarımı okşamaya başlamıştı. parmakları tutamlarım arasında yumuşakça gezerken ağlayacakmışım gibi hissediyordum. son birkaç haftada o kadar bok gibi hissetmiştim ki en ufak şefkat gösterisinde bile ağlayacak duruma geliyordum.

"taehyung." diye fısıldadı yeji alnıma kısa bir öpücük bıraktığında "dün arkadaşın bana mesaj attı."

"kim?"

bir anda yerimden doğrulmamla gülümsedi yeji. elinde tuttuğu su bardağını bana uzatırken yüzümdeki saçlarımı kulağımın arkasına yerleştiriyordu.

"su iç hadi."

dediğini yapıp elindeki bardağı aldım ve suyu tek seferde başıma diktim. sözünü dinlemezsem bana kimin mesaj attığını söylemeyeceğini biliyordum ve mesaj atanın jungkook olma ihtimali bile yeterli bir motivasyondu benim için.

"kim mesaj attı?"

"kalk bir yerinden elini yüzünü yıka."

"kim mesaj attı?"

sorumu üçüncü kez görmezden geldikten sonra beni kolumdan tutarak yerimden kaldırdı. sızlanmalarımı umursamadan kaldığım odanın dışına sürüklemiş, yüzümü yıkayıp pijamalarımı değiştirmemi sağlamış ve son olarak da saçlarımı tepede toplamıştı.

şimdi ise kahvaltı yapmaya zorluyordu.

"cidden bu kadar şeyi sırf kimin mesaj attığını öğrenmek için yaptığına inanamıyorum." dedi kıkırdayarak. benden çok daha inatçıydı ve nasıl anlaşabiliyorduk onu bile bilmiyordum.

"merak ediyorum."

"benden çok sevdiğin arkadaşın mı var yoksa ne bu heyecan?"

"ne alakası var yeji?" dediğimde güldü.  "lütfen artık söyler misin?"

"söyleyeceğim. ama önce son bir şey daha isteyeceğim."

"yeji-"

"ne olduğunu anlat."

"ne?"

"dün bana mesaj atan kişi, bizim buluşmamıza getirdiğin çocuğun arkadaşıydı."

"ne?" diyerek tekrar ettiğimde kendimi gözlerini devirdi.

"haechan'ın da arkadaşı olan işte. dövmeli bir şeydi, neydi ki adı?"

"jungkook mu?!" diyerek gözlerimi büyüttüğümde yüzünde memnun bir ifade oluşmuştu.

irreplaceable | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin