5

14K 1.1K 437
                                    

taehyung ile bir haftadır konuşmuyorduk.

aramız neden böyle olmuştu bilmiyordum ama sanırım çoğunlukla sebebi bendim. attığı şarkıyı dinlemiştim, kendince bu şekilde özür diliyordu ki tam da ondan beklenecek bir hareketti bu. ancak sanırım cevap vermememi yanlış anlamıştı, çünkü bana tekrar yazmamış ya da yanıma gelmemişti.

belki de aramızdakileri bitirmişti.

belki de haechan ile ayrılmıştı ve yerimize başka birini bulmuştu, bilmiyordum ve öğrenmenin tek yolu taehyung ile konuşmak olduğunun farkındaydım.

cebimdeki telefonu çıkartıp mesajlardan taehyung'u bulduğumda bir süre ekranla bakıştık. ne demem gerektiğini bilmiyordum bile. sinirle derin bir nefes alıp koltuğun üstüne fırlattım. bu sorunla daha sonra ilgilenecektim, şimdi çalışmadığım tek günün tadını çıkartmak istiyordum.

dolaptan soğuk bir bira alıp koltuğa yerleştikten sonra televizyondan herhangi bir kanalı açtım. ekrandaki basketbol maçı çok ilgi alanıma girmese de dikkatimi dağıtmak için yeterliydi.

yaklaşık yarım saat bu şekilde oyalanmıştım da. kafamı tamamen boşaltıp düşüncelerimden uzak bir şekilde başka bir şeylerle ilgilenmek iyi gelmişti bana.

ta ki kapı çalana kadar.

söylenerek yerimden kalktığımda sinirli bir şekilde kapıya doğru ilerlemeye başladım. bu saatte beni kim neden rahatsız etmişti anlamıyordum.

kapıyı hızla açtığımda karşımda gördüğüm bedene şaşkın bir bakış attım. elinde tuttuğu şarap şişesiyle bana hafifçe gülümsüyordu. gözleri bir süre çıplak gövdemde gezdikten sonra yutkunmuştu.

"taehyung?"

"içeri girebilir miyim?"

onu başımla onayladıktan sonra kapıyı daha da açıp geri çekildim. yavaş adımlarla içeri girip mutfağa gittiğinde ben de onu takip etmiştim.

mutfak dolabından iki şarap bardağı çıkartıp doldurmaya başladığında ben de kapıya yaslanmış onu izliyordum. hiçbir şey demeyeceğini düşündüğüm sırada ise sessizliğini bozmuştu.

"üzgünüm son bir haftadır yoktum." dedi bana hala sırtı dönükken "ulaşmaya çalıştın mı bilmiyorum ama çalıştıysan ulaşamamışsındır büyük ihtimalle. telefonum kapalıydı ve derslere de gitmedim."

"neden?"

"haechan ile birlikteydim." dediğinde güldüm. öyleyse neden bana hesap veriyordu ki?

"bu hafta işini onunla mı gördün?"

"hayır-" diye yüzünü bana döndüğünde dibine girdiğimi yeni fark etmişti. şaşkınlıkla sırtını tezgaha yasladığında ise tezgahla aramda kalmıştı.

"kavga ediyorduk."

"bir hafta boyunca mı?"

"anlatacağım." diyerek yüzünü bana yaklaştırdı ve dudağımın kenarına bir öpücük bıraktı. daha sonra arkasına dönüp iki bardağı eline aldığında geri çekilip masaya yerleşmesine izin vermiştim.

ben de karşısına oturduğumda şarabından bir yudum aldı ve bana baktı. "haechan'ın evinde buluştuğumuz günü hatırlıyorsun, ondan sonraki sabah evime geldi ve tartışmaya başladık."

durup bardağından bir yudum daha aldı.

"tabi orda bitmedi, ayrılmak istediğimi falan söyledim o da sinirlendi. sinirlenneye hakkı olmadığı halde sinirlenip üste çıktığı için daha çok sinirlendim ben de. zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden bütün günümüzü birbirimize bağırarak geçirmişiz."

irreplaceable | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin