Sevgisizliğimle yaşayıp büyüdüğüm bu hayatımda beni kusurlarımla seven iki kişiden birisin.
"Sevgilim... Hadi uyan artık." Yüzümde gezen öpücüklerle ve saçlarıma dolanan ellerle yavaş yavaş uykumun en güzel yerinden sıyrılıyordum.
"Beş dakika daha lütfen." Diye huysuzca mırıldandığımda kıkırtısını duydum. Kıkırtısıyla dudaklarımda oluşan ufak tebessümümden öptü.
Yavaşça gözlerimi açtığımda hayatıma anlam katan kehribarlarını gördüm. Sol dirseğinin üzerine yatmış sağ eli ise saçlarımla oynuyordu.
"Günaydın benim güzel efulim." Dediğinde tebessümüm dudaklarımdan silinmedi.
"Günaydın sevgilim."
"Sevgilinim dimi gerçekten?" sorusuyla kıkırdadım.
"Evet sevgilimsin. Şüphe mi ediyorsun?" diye sorduğumda "Asla." Diye cevap verdi.
Gözlerimi bu hayata açtığımdan beri sayılı güzel sabahlarım olmuştu. Bu da onlardan sadece bir tanesiydi.
"Saat kaç ki beni uyandırdın?"
"Saat sabah yedi." Dedikleriyle kısa çaplı bir şok geçirdikten sonra "Ne? İnanamıyorum sana Araf! Bu saatte niye uyandırdın beni? Uykumun en güzel yerindeydim." Dediğimde sırıtmaya başladı.
"Seni bu saatte kaldırmamın tabi ki bir amacı var. Hadi hazırlan gidiyoruz. Yanına kıyafet almayı da unutma kısa bir süre burada olmayacağız."
Dedikleriyle kaşlarımı çattım. Ciddimi diye yüzünü incelediğimde gayet de ciddi olduğunu gördüm. "Nereye gidiyoruz pardon?" yatakta dikleşip sırtımı yatak başlığına yasladım.
"Sen sevgiline hesap mı soruyorsun?" dediğinde gülmemek için kendini kastığı ortadaydı.
"Teessüf ederim. Sadece merak ediyorum."
"Seninle baş başa kalmayı istemiş olamaz mıyım?"
Efendim? Sonunda beklediğim an.
Yanağına hızlıca bir öpücük kondurup yataktan kalktım ve kapıya doğru ilerledim.
"Bilmem olamaz mısın?" diye sorduğumda saniyesinde karşımda dikildi. Öncelikle Bismillah.
Gözlerine bakıyordum ama bir elim de kapının kolundaydı. Tabi ki görmüyor.
"Bence olabilirim." Dediğinde eli belime gideceği esnada kapıyı açıp kendimi odadan dışarıya attım. Yoksa bu böyle sürüp giderdi ve bizde gidemezdik.
Yüzümdeki sırıtışla "Hazırlanacağım. Sende öyle yap." Dediğimde "Peki." Diye cevap verdi. Odama girdiğimde karşılaşmayı ummadığım bir manzara gördüm. Selin ve Sinem birbirine sarılmış uyuyorlardı.
Ya ne alaka? Ne alaka? Kızım bir dur sende. Benden çok izliyorsun şu videoları. O nasıl oluyor pardon?
Rol çalma.
Ama harbiden bunların burada ne işi var ki?
Neyse benim hazırlanmam gerekiyor. Hiç kafamı yoramam. Önce giyinme odasına girip el çantasını yere koydum. Ayarladığım birkaç kıyafeti ve lazım olacak ıvır zıvırları da çantaya sıkıştırıp fermuarı çektim.
Duşa girsem iyi olacaktı. Çantayı elime alıp giyinme odasından çıkarken karşımda gördüğüm iki zebaniyle kısa çaplı bir çığlık attım.
Tabi onu bile beceremeden gelip ağzımı kapattılar.
"Ya siz ne içtiniz? Amacınız ne kızım? Ödüm bokuma karıştı. Allah'ın belaları."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN
Teen FictionNereden bilebilirdim, hayatımın altüst olacağını? Nerden bilebilirdim, bundan sonra hayatımın kökten değişeceğini? Bilemezdim. Bilemedim de. Araf ben sana dair her şeyi unuttum mu?" Gözlerime öyle baktı ki bir anlam veremedim. Ama acının geriye bı...