Bölüm 22: Dark

324 25 1
                                    

Günün birinde üç kurşunla karşılaşmıştım,

birisi annemi diğer ikisi de hayatımı benden almıştı.



Mahzene geldiğimde bir sorun yok gibi görünse de hissediyordum olacak olanı. İçimdeki huzursuzluk en büyük kanıtıydı.

Saygıyla karşılandığım o yere yine gelmiş soluğu Çiçek'in yanında almıştım.

Kapıyı açıp içeriye girdiğimde odasında olmadığını gördüm. Cebimdeki telefonu çıkarıp Çiçek'i aradım.

Bir süre çaldıktan sonra "Bilgisayar odasındayım, geliyorum." Sesini duyduğumda sanki görebilecekmiş gibi başımı sallayıp telefonu kapattım.

İkili koltuğa oturum, dirseklerimi dizlerime yasladım ve kendisinden habersiz olduğum felaketi beklemeye başladım.

Az sonra açılan kapıyla içeriye Çiçek girdi. Yüzünden ne olduğunu anlamak mümkün değildi çünkü böyle eğitilmişti. Yara dahi alsa o yüz hep ifadesiz ve mimiksiz kalmak zorundaydı.

"Nasılsın?" kaşlarımı çattım.

"Nasıl olmamı bekliyorsun Çiçek?" bakışları yüzümde gezdikten sonra başını salladı ve konuşmaya girdi.

"Biliyorsun ki Mahzen beş kişiden oluşuyor. Buradaki herkes patronlarını tanıyor ama siz patronların birbirini görmesi yasaktı. Tabi Lider ortaya çıkıp sana kendisini göstermeden önceydi bu. İkiniz birbirinizi gördünüz, önünde sonunda olacak bir şeydi ama sizin bu kadar erken tanışacağınızı kimse kestiremedi."

Arka arkaya anlattığı şeyleri biliyordum ama neden anlattığına anlam veremiyordum.

"Bunları bende biliyorum Çiçek neden anlatıyorsun?"

Tek kaşını havaya kaldırdı sonra başını biraz omzuna doğru eğdi. Sıkıntılı bir nefes vererek arkama yaslandım.

Ne oyun dönüyor burada Allah aşkına?

"Diyorum ki yer altının tek kadın yönetici ve adamı birbirini gördükten sonra, diğer üyeler yerinde durur mu?"

Kaşlarım çatılmıştı ve bu olandan sıkılmıştım.

"Sen gelmeden önce bir bilgi aldım. Üçüncü üye yani Dark sanırım artık bizimle. Bir kural bozulduğu için herkesin birbirini görmesini istiyor. Bu nedenle Türkiye ye gelmiş ama henüz buraya gelmedi."

Bu da neydi böyle? Daha ne kadar şaşırabilirdim? Başımı ağrıtacak olaylar peş peşe gelirken ben artık bu oyundan çok sıkılmaya başlamıştım.

Hiçbir şey kolay olmazdı evet ama bu kadar zor olacağını da tahmin etmemiştim. Beni kimse yenemezdi ama başımın ağrımasına da katlanmak istemiyordum.

"Ne olacak şimdi? Ne yapacağız?" sırayla yönelttiğim soruları bekliyormuş gibi hemen konuşmaya başladı.

"Ne olacağını bilmiyorum ama uğraşacağımız belli. Sonuçta kimse kendisini ikinci planda istemez öyle değil mi?"

Dediklerinde haklıydı ama bir kuralın bozulması demek Mahzenin sonu demekti. Zaten sonu geldiğinde burayı yok edecektim herkesin tüm uğraşı boşaydı lakin kimsenin bundan haberi yoktu.

Birinci kuralı biz bozmuştuk, onlar ise ikincisinin bozulmasından kendilerini geri tutmuyorlardı.

Mahzenin sonu yaklaşıyordu ama ancak ben bitti dediğimde bitip yok olacaktı her şey.

"Üst üyelerden haber var mı?" sorumla birlikte başını sallayıp telefonunu eline aldı.

"Yarın akşam saat sekizde toplantı yapacaklarını belirttiler." Deyip durdu.

MAHZENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin