Ey katili olduğum duygularım, duyun sesimi. Özür dilerim sizden.
Nefes nefese kendimi yataktan attığımda gördüğüm kâbusun etkisi altındaydım. Elim yüzüme çıktığında gerçekten de ağladığımı fark ettim. Başımı pencereye doğru çevirdiğimde havanın karardığını gördüm ama sanırım ondan önce bir şey daha görmüştüm. Koltukta biri oturuyordu. Araf."Senin ne işin var bu oda da?" sesim öyle sert çıktı ki ben bile kendime şaşırdım.
"Sende gelişme var bak. Bu sefer daha erken fark ettin beni." Dediğinde sinirlerim gerilmeye başlamıştı bile. Ne diye kapıyı kilitlemeyi unutuyorsan. Aklımdan geçen tek şey uyumaktı.
Kapıyı kilitlemeyi unutmuştum ama bundan sonra unutmayacaklarımın başındaydı. Kaşlarım çatılabildiği katar çatılmış ve sert bir sesle sorumu yinelemiştim. "Ne işin var burada?" Dediğimde odaya vuran hafif ay ışığı yüzünü görmeme yetmiyordu.
Bu sefer alaylı bir şekilde değil ciddiyetle cevap verdi. Hem de ondan beklenmedik bir şekilde uzunca konuştu.
"Bende yanında ki odada kaldığım için ağlama seslerini duydum. Merak edip odana geldim kâbus gördüğünü görünce de uyandırmak istedim. Sana seslendim ama uyanmayınca bekleyeyim dedim." Dediğiyle alayla bir kahkaha attım.
Bir günde başıma melek kesilmişti. Yanımdaki gece lambasını açıp ona döndüğümde çoktan kaşlarını çattığını gördüm.
"Pardon ama dün bana olan davranışın yüzünden seni ciddiye alamıyorum. Ayrıca neden şuan böyle davrandığına da anlamıyorum." Dediğimde sadece beni dinliyordu. Ellerini yüzüne çıkarıp yüzünü ovdu. Ardından tekrar bana baktı. Ayağa kalkıp yatağın ucuna geldiğinde sanki bir şey diyecekti de kafasında onu tartıyordu.
"Ben o gün kendimi kaybettim. Babana olan öfkem o kadar fazlaydı ki senin suçsuz oluşunu göremedim. Ben gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum ama yapmamalıydım haklısın. Özür dilerim." Dediğinde bir an emin olamayıp doğrumu duydum diye düşündüm ama doğruydu.
Tepkisizliğimin ardından konuşmaya başladım. "Sana defalarca suçsuz olduğumu zaten söyledim ama beni takmadın bile. Ayrıca tabi ki haklıyım ve bunun özür dilenecek bir tarafı yok. Sen ne yaptığının farkında mısın?"
Yüzünden hiçbir ifade anlaşılmıyordu ama ben tiksinerek konuşmaya devam ettim.
"Yaralı ve savunmasız olmama rağmen beni duvara ittin yetmedi saçlarımı tutup çektin. Canımın acısını ve suçsuz oluşumu umursamadın." Gözlerime bakmayı kesmiş şimdi de yere bakıyordu.
"Şu saçlarımı annem dışında okşayan olmadı ki zaten, gören tutup çekti. Nefret ettim saçlarımdan." Annem derken gözlerim pencereye kaymış sonra yine ona bakmıştım.
Ona karşı hissettiğim duygu neydi bilmiyorum ama kötü olduğu kesindi. Başını kaldırmasıyla göz göze geldik. Bir anlığına gözlerinde pişmanlığı görür gibi olsam da umursamadım. Pişman olması zamanı geri almıyordu ve ben ona çoktan kinlenmiştim.
Yüzüme gelen saçları ellerimle geri ittiğimde derin bir nefes verdim. Yaşarken ölmek ne demek onu tadıyordum.
Üzerimde ki örtüyü açıp yataktan kalktım ve odanın içinde ki banyo ya girdim. Kapıyı kapatıp kilitlemeden önce onun hâlâ olduğu yerde durduğunu görmüştüm. Daha kâbusun etkisini atlatamadan başka bir kâbusla uğraşmıştım.
Kendime gelmek için birkaç defa yüzüme su vurup havluyla kuruladım. Uykumu aldığım için yüzüm biraz da olsa kendine gelmişti ama kâbus yüzünden olacak ki beyaz olan tenim daha da beyazlamıştı ve ruh gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHZEN
Fiksi RemajaNereden bilebilirdim, hayatımın altüst olacağını? Nerden bilebilirdim, bundan sonra hayatımın kökten değişeceğini? Bilemezdim. Bilemedim de. Araf ben sana dair her şeyi unuttum mu?" Gözlerime öyle baktı ki bir anlam veremedim. Ama acının geriye bı...