(4)

565 27 0
                                    

Ege: Ne oyunu be ne oyunu!? Eve geldiğimden beri tutturdun oyun , oyun diye. Ne oyunu bu söyle çabuk. Sende kurtul bende kurtulayım.
Emir: Normal bildiğimiz oyunlar. Saklambaç , körebe , evcilik falan.
Ege: Abi bak gece gece kafayı mı buldun yoksa benimle dalga mı geçiyorsun bilmiyorum ama lütfen rahat bırak beni! uyuyacağım.
Onu üstümden itmemle yataktan inmişti. Ben gitmesini beklerken o durmuş , dik dik bana bakıyordu. Tam neye baktığını soracaktım ki arkasında sakladığı elini bana doğru uzattı. Elinde kanlı bir bıçak vardı ve kanlar yavaş yavaş yere damlıyordu.
Emir: Az önce arkadaşımla doktorculuk oynamıştım ama ameliyat olurken onu kurtaramadım.
Ne demek istediğini idrak edemiyordum. Sanki beynim işlevini yitirmiş gibiydi.
Emir: Çok yalnızım Ege. Bu yüzden kendime yeni bir oyun arkadaşı bulmam gerekiyordu ve bende seni seçtim.
Ege: Ha! NE!?
Emir: Benim yeni oyun arkadaşım olmak ister misin Ege?
Ege: Hayır!
Emir: Üzgünüm ama kabul etmeme gibi bir şansın yok. Eğer benimle oynamak istemezsen maalesef ki seni öldürmek zorunda kalacağım.
Ege: A-abi gece gece ne içtin bilmiyorum ama bu kadar yeter! Korkmaya başladım. Lütfen kendine gel.
Emir: Oyun oynamak ister misin?
Soruyu sormasıyla bıçağı boğazıma dayaması bir olmuştu. Korkudan tir tir titriyordum. Tam hayır diyecektim ki bıçağı biraz daha boğazıma yaklaştırdı. Eğer kabul etmediğimi söylesem bana zarar verip vermeyeceğini düşünüyordum. Aslında... bir düşündüm de... oyunu kabul etsem en fazla ne olabilirdi ki? Beni öldürecek değil di ya. Ya da bir başkasının canına kıyacak değildi. Öyle değil mi?
Ege: T-tamam teklifini kabul ediyorum.
Emir: Yani?
Ege: Yani seninle oyun oynayacağım.
Emir: Güzel! Bir an seni öldürmek zorunda kalacağımı düşünmüştüm.
Duyduğum cümleyle kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Şaka yaptığını düşünüyordum fakat yüzü ve sesindeki o ciddiyetten sonra bunun şaka olmadığını anlamıştım. Bana doğru yaklaşarak saçlarımla oynamaya başladı.
Emir: Şimdi yat ve uyu. Yarın oyunumuza başlıyor olacağız Ege.
Hızla evet anlamında kafamı salladım. Benden uzaklaştı ve kendi yatağına doğru adımlamaya başladı.
Emir: Unutma Ege oyuna başladığında bırakamazsın ya da vazgeçmezsin. Özellikle de intihar edemezsin. Yoksa her oyunda olduğu gibi bu oyunlarda da ceza alırsın.
Söylediklerini dinlerken ne tepki vereceğimi bile unutmuştum. Aniden kafasını bana çevirmesiyle ona bakmaya başladım.
Emir: Iyi geceler kardeşim.
Ege: I-iyi geceler.
Hızla yatağıma yatarak yorganı kafama kadar çektim. Emirin ne yapmaya çalıştığını hâlâ anlamış değildim. Bunların hepsini yarın anneme sormayı kendime hatırlatarak uyumaya çalıştım. Her ne kadar uyunabilirse tabi.................

Yine müzik sesi duymaya başlamıştım. Ama bu seferki İngilizce değildi. Daha farklı dilde söylenen birşeydi. Sanki....sanki bir ninni gibi.
Emir: Uyanma vakti Ege.
Gözlerimi açtığımda heryer kapkaranlıktı. Etrafıma bakmaya çalıştım fakat hiçbirşey göremiyordum. Hissettiğim esintiyle heryerim titremişti. Dur bir dakika ben yatağımda değildim.
Emir: Evett ilk oyunumuza başlayabiliriz. Öyle değil mi Ege?
Ege: Neden her yer kapkaranlık?
Emir: Çünkü gözlerin bağlı.
Ege: Gözlerim mi bağlı?
Elimle yüzümü yokladığımda bir kumaş parçası hissettim. Hemen onu açmak için bir hamlede bulunmuştum ki Emirin sözleriyle donup kaldım.
Emir: Ben senin yerinde olsaydım o kumaşı çözmezdim. Tabi uçurumdan aşağı atılmak istemiyorsam.
Ege: N-ne demeye çalışıyorsun.
Emir: Seninle uçurumun kenarında körebe oynayacağız Ege!
Bir dakika ciddi ciddi uçurumun kenarında mıyız? Eğer körebe oynacaksak...... şimdi ebe ben mi oluyorum?
Emir: Oyun başladı! Hadi ege yerden kalk ve yakala beni. Ama çok dikkatli olmalısın yoksa her an uçurumdan aşağı düşüp ölebilirsin! Ha bu arada sen beni bulmaya çalışırken arkadan da şarkı çalacak. Yoksa beni kolayca bulursun. Oyunu adil oynamalıyız öyle değil mi?

Wanna Play? (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin