(27)

177 15 3
                                    

( Medya oyunda Çalan şarkı )

Emirin sorusuyla koşmaya başlamıştım. Duyduğum koşma sesiyle Emirin peşimde olduğunu anlamıştım. İzimi kaybettirmek ya da onun beni yakalamasını engellemek için birşeyler yapmam gerekiyordu. Ali kucağımdayken bunları yapmak zordu ama onu korumalıydım. Elimden geldiğince hızlı koşup merdivenleri inmeye başladım. Rastgele bulduğum bir ameliyathanenin içine girdim ve sedyenin arkasına saklandım.
Emir: Hayırdır saklambaç mı oynuyoruz? Saklambaç için bu kadar istekli olduğunu bilseydim hemen oynamazdım.
Ali: Ege abi.
Ali'den gelen kısık sesle ona döndüm. Çocuk iyice kendinden geçmişti.
Ege: Ali lütfen sessiz ol-
Emir: Buldum sizi!
Ayağa kalkmamla Emirle burun buruna gelmiştim.
Ege: E-emir çocuk çok kötü bırakta gidelim. Lütfen!
Emir: Tamam git.
Ege: Ne??
Emir: Tamam bıraktım gidin. Ama benden önce eve varmalısınız!
Hemen ameliyathaneden çıkıp merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden inecekken ayağım takıldı ve Ali'yle beraber merdivenlerden aşağı yuvarlandım.
Emir: Özür dilerim yanlışlıkla çelme taktım.
Yukarıdan bize sırıtan Emire bakıp Alinin yanına gittim. Hiç hareket etmeden yerde yatıyordu.
Ege: Ali! Ali iyi misin?
Emir: Uyudu mu acaba?
Ege: Dalga geçme orospu çocuğu! Ya çocuğa birşey olduysa? O zaman ne yapacaksın?
Emir: Çocuk pekte umrumda değil açıkçası.
Emir bunu söylerken yavaş yavaş merdivenlerden aşağı inmeye başlamıştı.
Ege: Ali lütfen gözünü aç. Kurban olduğum bir şey söyle! Ali!
Daha fazla zaman kaybetmeden Ali'yi kucağıma aldım ve hastaneden çıkıp eve koşmaya başladım. Kapıdan Rüzgar ve Yunusun bizi izlediğine emindim. Ama onlarında benim için yapacak birşeyi yoktu. Eve vardığımda ayağımla kapıyı tekmelemeye başladım. Çok geçmeden Ekrem kapıyı açmıştı. Ali'yi görünce kenara çekildi ve geçmem için bana yol verdi. İçeri girdim ve Ali'yi odasına götürdüm. Yunusun bana söylediğine göre çocuklarla oynadığım oyunda , oyunu oynadığımız yerden kurtulup çocuğu eve getirip odasına götürmem gerekliydi. Daha doğrusu odasına kilitlemem gerekiyordu böylece oynadığımız oyunu kazanabilirdim. Ali'yi yatağa yatırdım ve kendine getirmeye çalıştım.
Ege: Ali , Alim lütfen gözünü aç. Bak ben buradayım. Seni oradan çıkardım. Hatta bak eve geldik. Lütfen aç gözünü Ali.
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Ali'nin yanından ayrılıp aşağı indim. Çocuklar tedirgin bir şekilde bana bakıyordu.
Ege: Emir geldi mi!?
Elleriyle mutfağı işaret ettiklerinde bakışlarım oraya döndü. Emir masaya oturmuş yemek yiyordu. Onu görünce ağlamam daha da şiddetlenmişti. Çocuk şu an ne hâldeydi Allah bilir ama bu gerizekalı oturmuş burada yemek yiyordu. Son çare olarak emirin yanına gittim ve ona yalvarmaya başladım.
Ege: Emir lütfen Ali'yi hastaneye götür.
Emir: Yemekler güzel olmuş ellerine sağlık.
Sofradan kalktı ve salona geçti. Hemen kolundan tutup durdurdum onu. Şu an tek derdim orada hareket etmeden yatan çocuktu.
Ege: Emir yalvarırım çocuğu hastaneye götür.
Emir: Bırak beni Ege.
Emir kolunu benden kurtarıp yürümeye devam etti. Bu sefer bacağına yapıştım.
Ege: Emir yalvarırım onu hastaneye götür ve serbest bırak. Lütfen!
Emir yere çöktü ve saçlarımla oynamaya başladı.
Emir: Ayaklarıma kapanacak kadar iyileşmesini istiyor musun?
Ege: Evet istiyorum. Lütfen onu Hastaneye götür ve serbest bırak.
Emir: Peki ben bunları yaparsam sözümden çıkacak ya da bana karşı gelecek misin?
Ege: Hayır. Sen ne dersen onu yapacağım. Lafını ikiletmeyeceğim!
Emir: Güzel. Tamam o zaman. Onu hastaneye götürüyorum.
Ege: Gerçekten mi?
Emir: Evet. Ama bana söylediklerini yapmazsan onu iki saniye bile yaşatmam.
Ege: S-söz veriyorum ne dersen yapacağım.
Emir son kez saçlarımla oynadı ve yukarı çıkıp Ali'nin odasına gitti. Ali'yi kucağına alıp merdivenlerden indi ve evden çıkıp gitti. Ali'yi götürmüş olmasına rağmen ağlamam dinmemişti. Resmen o pisliğin ayaklarına kapanmıştım. Ben ne ara bu kadar aciz bir duruma düşmüştüm? Bir çocuğa bile bakamıyordum. Kendimden ve Emirden nefret ediyordum. Ben ağlamaya devam ederken bir el gözyaşlarımı silmeye başladı. Kafamı kaldırdığımda yüzüme değen küçük ellerin sahibine baktım. Prensesim karşımda durmuş gözyaşlarımı siliyordu.
Elif: Ağlama Ege abi. Ben eminim ki Ali çok iyi olacak.
Ellerini tuttum ve öpücük kondurdum.
Ege: İyi olacak dimi?
Elif: Evet. Hatta o iyileşince tekrar beraber oyunlar oynayacağız.
Elife sarılıp saçlarını öptüm. Oda bana sarılmıştı.
Elif: Ege abi sen çok fazla ağlayıp yaralanıyorsun. Eğer sen iyi olmazsan bize kim bakacak? Lütfen sende bir an önce iyileş olur mu?
Ege: Tabiki prensesim. Senin için çok çabuk iyileşeceğim.
Elif: Söz mü?
Ege: Söz.
Cem: Biz artık uyusak iyi olur öyle değil mi Elif? Hem Ege abi de yorgunmuş bayağı.
Elif: Tamam ben hemen uyumaya gidiyorum.
Ekrem ve Elif odalarına gitmişti. Bende odama çıkacaktım ki Cem beni durdu ve bana sarılmaya başladı.
Cem: Sana birşey olacak diye çok korktum.
Ege: Bırak beni.
Ondan ayrılacakken bana daha da sıkı sarılmıştı.
Cem: Biraz böyle kalalım.
Ege: Uzak dur benden!
Onu ittim ve odama gittim. Kapıyı kapatır kapatmaz Cem peşimden gelmiş ve içeri girmişti.
Ege: Çık dışarı.
Cem: Elin çok acıyor mu?
Ege: Anlama kıtlığın falan mı var yoksa salak mısın? Bunların hepsini ilgi çekmek için yaptığını biliyorum.
Cem: O zaman neden kendini benden korumuyorsun?
Ege: Ne?
Cem: Sana yapabileceğim şeyleri hiç düşünmedin mi Ege abi!?

Wanna Play? (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin