(25)

182 13 0
                                    

Sabahleyin yine alarmın sesiyle uyanmıştım. Dün Emir beni dövdüğü için hâlâ heryerim ağrıyordu. Bunu umursamayarak lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım ve kahvaltı hazırladım. Kahvaltıdan sonra Elif'in saçını ördüm ve evden çıkıp okula gittik. Okula giderken Elif benim , Ali de Emirin elini tutmuştu. Ekrem ve Cem de önden gidiyordu. Okula vardığımızda çocukları sınıfa bıraktık ve dışarı çıktık.
Emir: Yunus avımız başladı. Hava da bayağı Rüzgarlıymış. Sen dikkat ette o Rüzgara çok kapılma.
Emirin yaptığı salak konuşmadan sonra kapının önüne gelmiştik.
Ege: Neden buraya geldik?
Emir: Yunus avına çıktığımızı unuttun galiba.
Ege: Emir hadi oyalama beni gel geri dönelim.
Emir: Bağır.
Ege: Ne?
Emir: Yunus avına çıktık elimiz boş dönmek olmaz öyle değil mi? Hadi Yunusun adını bağır.
Siktir işte şimdi sıçmıştım. Rüzgarlar bana bir durum olursa onlara seslenmemi söylemişti. Şimdide Emir benden Yunusa seslenmemi istiyordu.
Emir: Niye seslenmiyorsun? Yoksa Yunus burda da onu yakalamak istemiyor musun?
Ege: YUNUS!
Mecburen bunu yapmam gerekiyordu. Umarım Yunus ve Rüzgar buraya gelmezsiniz!
Emir: Yunusumuz burada değil galiba. Rüzgar da yavaştan durdu. Ne yapsak dışarıyı mı arasak?
Ege: Ne!
Emir: Neden böyle tepki verdin ki? Yoksa benden birşey mi saklıyorsun?
Ege: Hayır saklamıyorum.
Emir: Madem Yunusu burada bulamadık bende dışarıda arayacağım. Sen eve gidip yemek yap. Geldiğimde güzel bir ziyafet çekmek istiyorum.
Emirin bana yönelttiği cümle ile eve gitmek zorunda kalmıştım. Umarım Yunus ve Rüzgarı bulamazsın.
.
.
.
Eve gelmemin üzerinden 3 saat geçmişti ama Emir ortalıklarda yoktu. Yunus ve Rüzgarı bulup birşey yapacak diye aklım çıkıyordu. Kapının çalmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp kapıyı açtım.
Ekrem: Yemek yaptın mı? Kurt gibi açım lütfen yemek yapmış ol.
Ege: Yaptım yaptım. Üstünü değiştir ilk öyle yersin yemeğini.
Elif: Ege abi Ekrem benim saçlarımı bozdu.
Ege: Üzülme prensesim ben tekrar senin saçını yaparım.
Elif: Gerçekten mi?
Ege: Evet gerçekten.
Ekrem: Bende o saçını yine bozarım.
Elif ve Ekrem atışa atışa yukarı çıkmıştı. Aniden kolumdan tutulup kenara çekilmemle neye uğradığımı şaşırmıştım. Tabi ben olayı kavrayana kadar Cem dudaklarıma yapışmış , beni delicesine öpmeye başlamıştı. Hızla onu ittirdim.
Ege: Ne yaptığını sanıyorsun lan sen!?
Cem: Hoşgeldin öpücüğü vermek istemiştim.
Ege: Ben daha dün demedim mi lan sana aramızda birşey olmayacak diye!
Cem: Bende sana pes etmeyeceğimi söylemiştim.
Ege: Cem bak sinirlenmeye başlıyorum. Yaşın küçük diye birşey yapmıyor olmam asla yapmayacağım anlamına gelmez! Anladın mı beni?
Cem: Ne gibi şeyler yapacaksın? Biraz örnek versene merak ettim doğrusu.
Ege: Cem git başımdan.
Cem: Yoksa sende Emirin yaptıklarını bana mı yapacaksın? Bu hoşuma gider açıkçası.
Duyduğum cümleyle gözlerim büyümüştü.
Ege: Siktir git lan! Allah'ın psikopatı. Çok istiyorsan Emir orda. Ona gidebilirsin.
Cem: Sen varken Emir pek ilgi alanım değil doğrusu.
Ege: Kaşınıyorsun.
Cem: Kaşısana.
Ege: Yetimhanede hiç terbiye öğrenmedin mi sen?
Cem: Orada bana millete yalakalık yapmayı değil , istediğimi almayı öğrettiler.
Ege: Sana son kez söylüyorum seninle aramda hiçbirşey olmayacak. O yüzden benimle uğraşma.
Elif: Ege abi Ali ne zaman gelecek?
Ege: Ne? Ali zaten eve gelmedi mi?
Elif: Hayır. Eve gelmeden önce Emir abi Ali'yi alıp götürdü.
Ege: Götürdü mü? Nereye götürdü!?
Elif: Hastaneye götüreceğini söyledi.
Ege: Hastane mi?
" Arkadaşımla doktorculuk oynuyordum ama maalesef ki ameliyat ta hayatını kaybetti. "
Zihnimde beliren görüntü ve sesle korkum tavan yapmıştı.
Ege: T-tamam prensesim ben onları almaya gidiyorum. Siz burada uslu uslu oturun olur mu?
Elif: Olur.
Hızla ayakkabılarımı giyip evden çıktım ve arazinin içinde bulunan hastaneye koştum. Hastaneye girdim ve bütün odaları gezmeye başladım.
Ege: Ahhh kahretsin! Koskocaman hastanede nereden bulacağım ben bu çocuğu?
O kadar çok odaya girip çıkıyordum ki nereye gittiğimi bile unutmuştum. Son odaya girdiğimde Ali'yi sedyeye bağlanmış bir şekilde buldum. Yanına gittiğimde hareket etmeden sedyede yatıyordu.
Ege: A-ali beni duyuyor musun?
Ali'nin üstünde duran kağıt parçası dikkatimi çekmişti. Kağıdın üstünde kocaman harflerle " OYUN OYNAMAK İSTER MİSİN? " Yazıyordu. Yazıyı okuduktan sonra bir Aliye birde kağıda bakmaya başlamıştım.
Emir: Soruya cevap vermeyecek misin Ege?

Wanna Play? (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin