(34)

149 15 1
                                    

( Medya oyunda Çalan şarkı )

Aquaparkta eğlendikten sonra eve gelmiştik. Hızla kendimi banyoya attım. Güzelce yıkandıktan sonra direk üstümü değiştirip yatağa girdim. Bugün bayağı yorulmuştum ve anahtarı bulabilmek için enerjiye ihtiyacım vardı. Planım şu an uyumak ve akşam aquaparka gidip anahtarı bulmaktı daha doğrusu ben öyle sanıyordum...
Emir: Ege hadi uyan...
Emir: Ege...
Adımın seslenilmesiyle gözlerimi açtım. Emir yatağın önünde dikilmiş , bana bakıyordu. Saate baktım gece 2 olmuştu. Gözlerimi saatten çekip Emire baktım.
Ege: Birşey mi oldu Emir?
Emir: Sadece merak ettim.
Ege: Neyi?
Emir: Gecenin bu saatleri birilerinin odasına gidip soru sormak nasıl hissettiriyor diye. Ve anladım ki bok gibi hissettiriyormuş.
Ege: Emir gecenin bu saati Ekremle olan olaya gönderme yapmak için mi uyandırdın beni?
Emir: Hayır. Aslında...seni birkaç saatliğine kaçırmaya geldim.
Ege: Emir gece gece ne diyorsun Allah aşkına ya?
Emir: Benimle lunaparka geliyorsun bebeğim.
Bileğimden tuttuğu gibi ayağa kaldırdı ve merdivenlerden aşağı indirmeye başladı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan ayakkabılarımı giydirdi ve beni lunaparkın olduğu alana götürdü.
Ege: Emir bir sakin ol!
Emir: Seninle çok eğlenceğiz.
Ege: Hangi kişiliğinle?
Hızla bana döndü ve sinsice gülümsemeye başladı.
Emir: Her ikisiyle de!
Ve beni sürüklemeye devam etti. Yeni uyandığım için ne olduğunu tam idrak edemesemde bu akşamın hiç iyi bitmeyeceğini şimdiden anlamıştım bile. Lunaparka girdiğimizde Emir bileğimi bıraktı ve bana döndü.
Emir: İlk ne yapmak istersin?
Ege: Eve gidip uyumak isterim.
Emir: Tamam o zaman korku tüneline giriyoruz.
Elimden tuttu ve korku tüneline götürdü. Beni trene bindirdi ve bir tuşa basıp yanıma oturdu. Tren yavaş yavaş hareket ederken uyumamak için kendimi çok zor tutuyordum. Aniden önüme atlayan hayalet kostümüyle çığlık atmış ve Emire sarılmıştım.
Emir: Daha şimdiden korkuyorsan sana geçmiş olsun.
Ege: Seninde aniden karşına çıksınlar o zaman görürüm ben. Sayende uykum da kaçtı.
Sinirle söylediğim cümleye Emir sırıtmış ve beni kendine çekip öpmüştü. Tüneli gezerken genel olarak çığlık atmış ve Emire yapışmıştım. Trenden inince hızla kendimi dışarı atmış ve dönme dolaba binmiştim. En yukarı çıktığımızda merakla etrafı inceliyordum. Belki nerede olduğumu bilebilirdim ama her yer karanlık olduğu için bu imkansız olmuştu tabiki. Dönme dolaptan sonra atlı karıncaya , oradan da çarpışan arabalara binmiştik.
Emir: Evett şimdi asıl yere gelelim.
Bana sadistçe gülümsemiş ve kolumdan tutarak kulübe tarzı biryere sokmuştu.
Emir: Elinde olan oyuncak silahla bardakları devireceksin. Eğer 3 tane bardağı devirirsen bu görmüş olduğun oyuncak ayı senin olacak.
Elinde tuttuğu oyuncak ayıyı bana göstermişti. Oyuncak silahı elime aldım ve bardakları vurmaya başladım. İlk iki atışı ıskalamıştım son atış hakkımda ise bardakların altına vurmuş ve neredeyse hepsini yere düşürmüştüm.
Emir: Güzel atış , oyuncak ayıyı alabilirsin.
Ayıyı elime almamla müzik çalmaya başlamıştı.
Emir: Bu sadece denemeydi. Şimdi gelelim asıl oyunumuza...
Arkamı döndüğümde Emir gülümsüyor ve yavaş yavaş kocaman bir perdeyi açıyordu. Perde iyice açılınca gördüklerim karşısında ayı elimden düşmüştü. Haberlerde gördüğüm bütün o kayıp insanlar buradaydı. Yaklaşık 25 kişi tek tek sandalyelere bağlanmış , ağızları bantlanmıştı.
Emir: Az önceki oynadığımız oyunu biraz değiştirdim ve yeni oyuna çevirdim. Bu oyunumuzda elimizde bulunan silahlarla onları öldüreceğiz. En çok öldüren kazanır. Ha bu arada senin kazanman daha önemli çünkü kurtarman gereken birisi var.
Elindeki kumandaya basmasıyla büyük bir kutu parçalara ayrılmıştı. Kutunun tam içinde kocaman bir ateş kazanı vardı ve en üstte de bu ateşlere doğru sarkan bir adet Ekrem.
Ekrem: Ege abi kurtar beni!
Şoktan ne tepki vereceğimi bile unutmuştum.
Emir: Bu aralar Ekremle bayağı iyi anlaşıyordun. Bende anlaşmaya çalıştım ama olmadı. Çözüm olarak ta bunu buldum. Nasıl? İyi yapmış mıyım?
Ege: S-sen kafayı sıyırmışsın!
Emir: Oyunu kazanırsan Ekremi serbest bırakırım ama kazanmazsan-
Elindeki kumandaya basmasıyla Ekrem yavaş yavaş ateşlerin içine inmeye başlamıştı.
Ekrem: L-lütfen beni serbest bırak! Söz veriyorum Egeyle asla konuşmayacağım!
Ve tam ateşlerin üstünde durmuştu.
Emir: Kazanmazsan Ekremi ateşlerin içine bırakırım.
Emir elime silah verdi ve arkama geçti.
Emir: Ikimiz de aynı anda onları vurmaya başlayacağız. En çok öldüren kazanır!
Korkudan ne yapacağımı bilmiyordum. Ben asla bir insanı öldüremezdim. Ama karşımda da kurtarmam gereken bir çocuk vardı.
Ege: Lütfen başka bir oyun oynayalım.
Emir silahını şah damarıma dayadı.
Emir: Birileri oyun kurallarını unutmuş galiba. Oyuna başladığın zaman bırakamazsın!
Ege: B-ben o insanları öldüremem!
Emir: Tamam o zaman bende Ekremle seni öldürürüm. Ne dersin?
Ege: Hayır!
Emir: Önünde iki seçenek var Ege. Ya öldüreceksin ya öldüreceksin. Ama kimi öldüreceksin? Kendinle beraber Ekremi mi yoksa bu bir boka yaramayan insanları mı? Seçim senin!
Ege: Allah senin belanı versin!
Emir: Bana bağırmayı kes ve düşün! Kimi öldüreceksin Ege?
Gözüm silah , insanlar ve Ekrem arasında gidip geliyordu. Ekrem hıçkırarak ağlıyor insanlarda bantların ardından boğuk çığlıklar atıyordu. Aniden gelen silah sesiyle Emire bakmıştım. Çoktan iki kişiyi vurmuştu bile.
Emir: Eee ne düşünüyorsun. Var mısın , yok musun?
Silahı karşımda duran insanlardan birine doğrultmuş ve tetiği çekmiştim.
Kadından sıçrayan kanlar yüzüme bulaşmış , yavaş yavaş yanağımdan aşağı süzülüyordu. Emir ateş etmeye başladığında bende ateş etmiştim. Bir sürü insan çığlık atıyor ve etraf yavaş yavaş kırmızıya boyanıyordu. Birkaç dakika sonra etraf sessizleşmişti. İnsanların çığlıkları kafamda yankılanmaya başlarken çığlık atarak silahı yere attım. Titreyen ellerimle kulaklarımı kapattım ama onların sesi susmuyordu. Her saniye bağırışlar artıyordu. Yere çöktüm ve ağlamaya başladım.
Emir: Tebrikler! Oyunu kazandın Ege. 15 ' e 10. Güzel bir galibiyet. Bunu başka bir zaman tekrarlamak isterim. Şimdi sana söylediğim gibi Ekremi serbest bırakıyorum.
Ateş kazanının içini sular kaplamıştı. Ekrem yavaş yavaş suya inmiş ve Emir ipleri sökmüştü. Ekrem titreyerek yanıma geldi.
Ege: B-bana yaklaşma. B-ben bir katilim.
Emir: Ege yürüyebilecek gibi misin? Artık eve gitmemiz gerekiyor.
Ben kafamdaki sesleri susturmaya çalışırken Emirin sözleri çığlıkların daha da artmasını sağlıyordu. Emir yavaş adımlarla yanıma geldi ve beni kucağına aldı. Ekrem önümüzde olacak şekilde lunaparktan çıktık ve eve gittik. Eve gidince Ekrem odasına gitmişti. Kural gereği onu odasına kilitlemem gerekiyordu. Emirin kucağından indim ve Ekremin kapısını kilitledim. Kendi odama gitmeden önce Ekreme tek diyebildiğim şey "özür dilerim" olmuştu. Odama girmemle ağlamaya başladım. Gözümden akan yaşlar kurumuş kanların canlanmasına , tekrar yanağımdan süzülüp akmasına sebep oluyordu. Aynanın önüne geçtim ve üstüm başım kan olmuş kendime baktım. Emir arkamdan gelip bana sarılmış ve o da aynaya bakmaya başlamıştı.
Emir: Aynı bana benziyorsun. Benim kadar kirli ve suçlu.
Ege: B-ben sana benzemiyorum!
Burnunu boynuma sürttü.
Emir: Sonunda gerçek seni ortaya çıkarttım. Artık sende benim gibisin Ege...

Wanna Play? (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin