(24)

180 16 0
                                    

Ege: B-bilmiyorum.
Cem: Bilmiyor musun? Hadi ama sana hikayenin devamını da mı anlatmam gerek?
Ege: Yeter sus artık.
Cem: Hikayenin devamında çocuklar hergün beraber vakit geçirmişler. Beraber yemek yemişler , okula gitmişler , ödev yapmışlar , uyumuşlar ve daha bunun gibi birsürü şey yapmışlar.
Ege: Sus.
Cem: 2 yıl böyle geçmiş ve bir gün büyük olan , küçüğü bırakıp gitmiş.
Ege: Ben seni bırakmadım!
Cem: Ama daha hikaye bitmedi. Küçük çocuk o gün anlamış. 2 yıldır büyüğüne duyduğu şey aslında sevgi değil , aşkmış.
Ege: Ne!
Cem: Ve küçük çocuk kendine bir söz vermiş. Her ne olursa olsun büyüğünü bulucakmış. Bu sözünü de unutmamak için bileğine onun adını kazımış.
Penyesini sıyırıp bileğini gösterdi. Gerçektende adımı bileğine kazımış , adımın olduğu yer kabarmıştı.
Cem: Ve küçük çocuk hiç hayal bile edemeyeceği bir yerde büyüğünü bulmuş. Nasıl hikâyeyi beğendin mi? Artık benim kim olduğumu biliyorsun. Gelelim diğer konuya. Senden istediğim şey... eskisi gibi olmamız.
Ege: Eskisi gibi mi?
Cem: Evet. Fakat tek değişik olan şey birbirimize olan yakınlığımız. Ben sana aşığım Ege. Peki sen? Hiç bana aşık olmadın mı? Yada o gözle bakmadın mı?
Ege: Cem bak ben seni seviyorum ama o şekilde değil ve sana hiç o gözle bakmadım.
Cem: Tamam artık beraberiz. Sen sadece istekli olursan-
Ege: Cem üzgünüm ama bu mümkün değil. Sana o gözle bakmam imkânsız. Ben seni kardeşim olarak görüyorum o anlamda değil. Ve özellikle bu durumda asla böyle birşey olmayacak.
Cem: Peki. Eğer sen beni sevmezsen...o zaman ben kendimi sana sevdiririm.
Ege: Ne? Dur bak her ne düşünüyorsan onu kafandan sil. Ve sakın Emirin yanında birşey yapayım deme!
Cem: Ne o yoksa Emiri mi seviyorsun?
Ege: Hayır salak , seni öldürür çünkü. Ölmeni istemediğim için söylüyorum bunu.
Zorlukla yerden doğruldum fakat dengemi sağlayamadığım için geri düştüm. Cem koluma girdi ve beni yerden kaldırıp zor da olsa odama götürdü.
Cem: Sen yatağa otur ben krem alıp geleceğim. Emirin vurduğu yerler morarmadan önlem alalım.
Cemin dediği gibi yatağa oturdum ve onu beklemeye başladım. Bir yandan da söylediklerini düşünüyordum. Yetimhaneden sonra onunla karşılaşacağımı düşünmemiştim özellikle de böyle bir yerde.
Cem: Üstünü çıkart.
Ege: Ne?
Cem: Penyeni diyorum. Çıkartta vücuduna krem sürelim.
Ege: Ben hallederim.
Cem: Seni yemeyeceğim Ege. Hadi çıkart üstünü.
Oflayarak penyemi çıkarttım. Cem Emirin vurduğu yerlere krem sürüyordu. Acilen Yunuslardan yardım alıp buradan çıkmam gerekiyordu.
Cem: Buradan nasıl çıkacağımızı biliyor musun?
Ege: Tek bildiğim birşey var o da bu sıçtığımın oyunlarını oynamak.
Cem: Hâlâ oyunların ne olduğu hakkında ufak bir fikrim bile yok.
Aniden kapı açılmıştı. Tabiki de Emir gelmişti.
Emir: Cem sen odana gidebilirsin. Geri kalanını ben hallederim.
Cem: Tamam Emir abi.
Cem bana gülümseyerek odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Emir yanıma geldi ve elindeki kremi geri kalan yerlere sürmeye başladı.
Emir: Vücudun moraracak galiba. Bunun için özür dilerim.
Ege: Bipolar falan mısın? Yoksa benimle dalga mı geçiyorsun?
Emir: O boku içmeseydin bende sinirlenip sana zarar vermeyecektim.
Ege: Merak etme artık istesem bile içemem.
Emir: Tekrar özür dilerim.
Ege: Senin özürünü-
Emir: Birşey mi dedin?
Ege: Hayır demedim.
Emir: Bende öyle düşünmüştüm. Bu arada yarın işe gitmiyorum. Bütün gün seninleyim yani.
Bunu söylerken sırıtmaya başlamıştı.
Ege: O yüzündeki ifade ne öyle?
Emir: Bilmem. Belki seninle birşeyler yaparız.
Ege: Ne gibi şeyler?
Emir: Açıkçası yarın hava Rüzgarlı olacakmış. Bu havalarda çok iyi Yunus avlanıyor biliyor musun?
Ege: Yunus mu?
Siktir. Ne!? Yoksa-
Emir: Seninle biraz ava çıkalım. Ne dersin? Hem belli mi olur belki şansımız yaver gider de Yunusu yakalarız. Ya da yanında başka birşeyi...

Wanna Play? (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin