(28)

170 14 2
                                    

( Medya oyunda Çalan şarkı )

Cemin söylediği cümleye karşılık ona histerik bir gülüş bahşettim.
Ege: Peki sen , sana neler yapacağımı düşündün mü?
Benim cümlemle kahkaha atmaya başlamıştı.
Cem: Sen mi? Sen bana zarar veremezsin ki! Üzülürsün sonra.
Ege: Yaa öyle mi?
Cem: Öyle.
Ege: Gerizekalı seni. Sana birşey yapmıyorsam küçük olduğundan ve zamanında yaşamış olduğumuz şeylerden yapmıyorum. Yoksa senin özel bir yanın yok.
Cem: Hadi ama bunları beni korkutmak için söylediğini biliyorum.
Ege: Sana iki seçeneğim var Cem. Ya beni rahat bırakıp odana gidersin. Ya da Emir gelene kadar dayağımı yersin.
Cem: Dalga geçmeyi bırak ta-
Sözünü bitirmesine izin vermeden kolunu tutup büktüm ve arkasına götürdüm.
Cem: Ahhh!
Hemen öbür elimle ağzını kapattım ve kolunu sıkmaya başladım.
Ege: Şimdi dayak mı yemek istersin yoksa odana mı gitmek istersin?
Dolmuş gözleriyle bana bakıyordu. Hadi ama bu numaraları yiyeceğimi falan mı zannediyordu bu?
Elimi ağzından çekip boğazına götürüp sıkmaya başladım.
Ege: Nasıl ama aynı abime benziyorum öyle değil mi?
Cem: Bırak beni!
Ege: Daha yeni başlamıştık ama-
Cem: Bırak!
Ege: Ben eski Ege değilim Cem! Emire karşı zayıf olmam diğer herkese karşı aynı olacağım anlamına gelmez. Beni öpüp duracağına buradan nasıl çıkacağını düşün! Ha eğer düşünemiyorsan ben seve seve yardım ederim canımın içi.
Cem: N-nefes alamıyorum bırak.
Boğazını bıraktım ve geri çekildim. Hızla soluklanıp öksürmeye başlamıştı.
Ege: Şimdi kaldığım yerden devam edeyim mi-
Cem: O-odama gidicem.
Ona gülümseyerek kapıyı açtım ve kolundan tuttuğum gibi odadan dışarı fırlattım.
Ege: Iyi geceler Cemcim. Tatlı rüyalar. Dikkat ette öcüler yemesin seni!
Ve kapıyı yüzüne kapatarak kendimi yatağa attım. Buradan kaçmak için planlar kurarken uykuya dalmıştım. Tüm olacaklardan habersiz bir şekilde tabi...
.
.
.
Sabah uyanıp her zaman yaptığım gibi elimi yüzümü yıkadım ve kahvaltı hazırlamaya başladım. Aniden odayı dolduran müzikle neye uğradığımı şaşırdım. Arkamı dönmemle Emire tedirgin bir bakış attım.
Ege: Sabah sabah ne oyunu oynayacağız?
Emir: Aşçılık diye düşündüm. Beraber kahvaltı hazırlayalım. Hemde oyun oynamış oluruz. Korkmana gerek yok sana zarar vermeyeceğim.
Rahat bir nefes alarak tamam anlamında kafamı salladım. Emir yanıma geldi ve bana sarıldı.
Emir: Yemek konusunda biraz berbatım. Bana yardımcı olur musun?
Evet anlamında kafamı salladım.
Ege: Sen şu kaba yumurtaları kır , ben domatesleri keseceğim.
Kafasıyla onayladı ve dolaba ilerleyip eline birkaç tane yumurta aldı.
Domatesleri kesmeye başlamıştım ki gözüm Emire kaydı. Yumurtayı kabuğuyla beraber kırmıştı.
Ege: Gerçekten bu zamana kadar yumurta kırmadın mı?
Emir: Ben hiç yemekle alakalı birşey yapamadım ki.
Gülerek yanına ilerledim ve kabı elinden alıp heba olan yumurtaları çöpe boşalttım.
Ege: Tamam o zaman domatesleri sen doğra ben yumurta kırarım olur mu?
Emir: Tamam.
Emir tezgahın öbür tarafına doğru ilerledi.
Ege: Domates kesmeyi biliyorsundur umarım?
Emir: O kadar da değil yavrum. Biliyoruz herhalde.
Öyle komik söylemişti ki istemsizce gülmeye başladım.
Emir: Çok güzel gülüyorsun.
Bunu söylediğinde hafif utanmıştım.
Emir: Sen hep gül olur mu?
Ege: Sen de güleceksen neden olmasın?
Bana bakıp gülmeye başladı. Sahi onu ilk defa içten bir şekilde gülerken görüyordum ve o fazla sevimliydi. Bir dakika ne saçmalıyorum ben? Hızla kafamı sallayıp yemeğe odaklandım. Birden bire ne oluyordu bana? Buradan kaçmam gerek kendimi Emire kaptırmak değil! Ben kendimle boğuşurken kahvaltıyı hazırlamıştık. Ben birkaç yemeği kaba koymuş kapağını kapatıyordum. Nasıl olsa Emir gittikten sonra Yunuslara yemek götürmem gerekiyordu.
Emir: Sen o yemekleri kimin için hazırlıyorsun?
Aniden gelen soruyla elim ayağıma dolaşmıştı. Ne cevap vereceğimi düşünürken mutfağa giren Ekremi görmemle konuşmaya başladım.
Ege: Aaa Ekrem günaydın nasılsın?
Ani sorumla oda afallamıştı.
Ekrem: İyiyim de aniden hayırdır niye sordun?
Ege: Akşam seninle yemek yiyeceğiz ya onu hatırlatacaktım.
Ekrem: Benimle mi?
Ege: Emir sordun ya bu yemekleri kime hazırlıyorsun diye. Onlar Ekrem ve benim için. Genelde akşamları onunla birşeyler yiyip sohbet ediyoruz.
Ekrem: Biz seninle yemek yiyip sohbet mi ediyoruz?
Ege: Yapmıyor muyuz?
Uyarıcı bakışlarımı ona yönelttim. Boş boş yüzüme baktıktan sonra aklına birşey gelmiş olacak ki sırıtmaya başladı.
Ekrem: Valla ben seninle yemiyorum ama Cemi bilemem tabi.
Ege: Cem mi?
Ekrem: Evet. Her akşam onunla yemek yiyorsun ya.
Ekremin sırıtması artık gülümsemeye dönmüştü. Emirin seğiren gözünden sinirlendiğini anlamıştım.
Emir: Cem çabuk buraya gel!
Cem birkaç dakika sonra yanımıza gelmişti.
Cem: Efendim Emir abi?
Emir: Sen akşamları Egeyle yemek mi yiyorsun?
Anlamaz gözlerle bana bakmaya başladı.
Ekrem: Cem utanmana gerek yok. Emir abiye herşeyi anlatabilirsin. Öyle değil mi?
Ekremin sözleri üzerine Cem kocaman gülümsemiş ve Emire dönmüştü.
Cem: Evet akşamları Ege abiyle başbaşa yemek yiyorum.
Emir: Benim neden bundan haberim yok peki?
Cem: Sana söylecektim ama Ege abi bunun bir problem yaratmayacağını söyledi. Oysaki ben o kadar ona söyledim. Emir abi kızar haberi olsun dedim ama beni dinlemedi. Tutturdu seninle başbaşa vakit geçirmek istiyorum diye.
Emir: Bunlar doğru mu Ege!?
Tam ağzımı açacaktım ki Cem lafa atladı.
Cem: Doğru desene Ege abi. Dün akşam seninle yemek yemedim diye boğazımı da sıktın zaten. Bir özür bile dilemedin. Hâlâ canım acıyor.
Emir: Sen Cemin boğazını mı sıktın?
Ekrem: Hatta Cemin bağırış seslerini bile duydum.
Şoktan ağzım bir karış açık kalmıştı. Korkudan ne yapacağımı bilmiyordum. Mutfağa giren Elifle bakışlarım ona kaymıştı.
Cem: Eğer bize inanmıyorsan Elif'e de sorabilirsin Emir abi. Bağırışımı o bile duymuştur.
Elif: Neyi bana soracaksınız?
Emir: Elif dün akşam Cem abin hiç bağırdı mı?
Elif: Evet. Bırak beni diye bağırdı. Hatta sesi sizin odadan geliyordu.
Ekrem: Birşey demeyecek misin Ege abi?

Wanna Play? (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin