18

9.1K 784 136
                                    

"Oğuz?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Oğuz?"

Alihan abinin sesi odayı doldurduğunda Gökhan'la benim bakışlarım onu bulmuştu. Yüzüne kondurduğu tebessümle Gökhan'ın yanına oturup, onu kolları arasına almıştı.

Bunu neden adımı seslendikten sonra yapmıştı ki? Tavrı ve bakışları nispet yapmak ister gibiydi. Düşüncelerimin çirkinliği bir an utanmama neden olsa da kendime gelip, onları izledim düz bir ifadeyle.

"Nasılsın? Seni düne göre daha iyi gördüm."

"İyiyim."

Bundan emin değildim.

"Güzel. Hızlı iyileşecek gibisin. Kalbindeki yara kanarsa eğer bana gelmen yeterli, sana yardım ederim." Gökhan'ın saçlarını öpüp, benim bir şey dememe izin vermeden odasına ilerlemişti. Ağzımı açmama bile izin vermemişti adam.

Nerden biliyordu ?

Neden böyle konuşuyordu?

Ortaya ne bokum bunu atıp, odasına gitmişti?

Gökhan'ın yüzündeki şaşkınlık ve öfkeyle iç çekip, kafamı eğdim. Açıklama yapmaktan yorulmuştum ama bir şekilde yine kendimi insalara açıklama yaparken buluyordum.

"Abim ne demek istedi?"

Sesinden akan öfke, adımlara dönüştüğünde yanıma oturmuştu. "Oğuz?!" Kafamı kaldırıp, tişörtümü çıkardığımda gözleri kalbimin üzerinde durdu. "Kan içinde bu sargı? Lan bu ne!" Eli baskı uyguladığında dudaklarımdan küçük bir inleme firar oldu.

O elini hızla çekip, endişeyle bana bakınca ona nasıl açıklayacağımı düşündüm. Vereceği tepki, şuan verdiği tepkiden çok bariz belliydi. Bu olayı kimseye söylemeyi düşünmüyordum. Tepkilerden, duyduğum utançtan...

Kendimi vurdum.

Bunu dediğimi her hayal ettiğimde sadece utanç duyuyordum. Ama olmuyormuş. Hiç bir gizem sonsuza kadar sürmüyor. Bir mum gibi yanıyor ve sonra sönüyor.

"Kendimi vurdum." Dedim sessizce. Gözleri büyürken bana inanmayan bakışlarını atıyordu. "Vurmak zorundaydım Gökhan, bakma bana öyle!" Dedim sinirle. Kaşlarını çatıp, bana biraz yaklaştığında sargıyı hafif kaldırdı.

"Bu nasıl bir zorunluk Oğuz?" Dedi acır gibi yarama bakarken. "Eğer kendimi vurmasaydım beni sapığın birine satacaktı. Satacağı adam yanıma geldiğinde onun yanında altına alacağını açık açık dedi! Çarem yoktu..."

Sonlara doğru kısılan sesimle beraber gözlerim dolmuştu. Kafamı başka yere çevirdiğimde Gökhan kafasını enseme dayayıp, omzumu sıvazladı. "Bir baba nasıl yapar oğlum?" Acı çeker gibi dedikleriyle gözümden bir yaş süzüldü. Bir babanın bunu yapma ihtimali şerefsiz babasına rağmen yoktu...

HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin