31

4.1K 359 24
                                    

Günler geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Günler geçmişti.

Biz yine harabe o evde oturmuş, saymayı bıraktığımız sigaralarımızı içiyorduk. Sessizlik aramıze hakim olmuştu ama içimizdeki ses kafayı patlatacak cinstendi. Susmuyordu kafam.

Ne bok yiyeceğimi düşünmekten beter olmuştum. Sonuna kadar böyle devam etmeyeceğini biliyordum ama elimden de hiç bir şey gelmiyordu.

"Artık Ata'yı erteleme. Çocuk günlerdir seni merak ediyor."

Biten sigarayı küllüğe bastırıp, söndürdüğünde bana göz ucuyla baktı. "Çocuğu deli etmek mi istiyorsun?" Bıkkın nefesi içime çekip, ayaklandım. Kırık aynadan kendimi süzdüğümde bok gibi göründüğüme bir kez daha emin oldum.

"Elini yüzünü yıka kendine gel Oğuz."

İçimdeki sıkıntıyı görmüş gibi dediklerine iç çekip, kafa sallamadım. Yan odaya geçip, valizden çıkardığım gri eşofman ve beyaz tişörtü hızlı bir şekilde üzerime geçirip, elimi yüzümü yıkadım.

Kalbimdeki ağrı ara ara sızlasa da bu hoşuma gidiyordu. Bana ne olduğunu hatırlatıyordu.

"Bir iş buldum. İki garson arıyorlar, askeri ücret?"

Bir yerden başlamak lazımdı.

"Ata ile ayrılınca beraber gidelim."

Hayat devam ediyordu, biz daha ne kadar durabilirdik? Ne kadar başıma gelenlerin yasını tutabilirdim? Oldu, yaşandı ve bitti. O adam ölmüştü, Kutay ise aranıyordu.

"Senin velet arıyor."

Telefonu bana fırlatıp, koltuğa kurulduğunda gözlerimi devirdim. "Alo?"

"Abi şükür ya!" Sitemine kıkırdayıp, sigaramı elime aldığımda Gökhan'a kafa selamı vererek evden çıktım. "Açtım işte oğlum." Onu sinir etmek kadar eğlenceli ne vardı bilmiyorum.

"Buluşalım, özledim seni. Kaç gündür göremiyorum."

Açık sözlülüğü içime ilmek ilmek işlenmişti. "Buluşalım abim, sizin aşağıdaki parka in." Köpek gibi özledim. "Ciddi ?" Gülüp, paketten bir sigara çıkardım. "Ciddi abim, bekletme beni."

"Beş dakikaya ordayım!"

Telefon kapandığında geldiğim parka baktım. Çocuklar ordan orata koşuştururken ebeveynler onları gülümseyerek izliyordu.

"Baba binebilir miyim?"

Bana kaşlarını çattığında kafamı eğerek bir adım uzaklaştım. "Ata binsin, tek salıncak var. Git başka şeylerle uğraş."

Bana çarparak gittiğinde Ata'yı sallayışını izledim. İkiside gülüyordu, ikisi de çok mutluydu. "Oğuz neden öyle duruyorsun." Anneme döndüğümde gözlerimle babamı iaşret etmiştim. Onlara bakıp, gülümsediğinde bana çatık kaşlarla baktı.

HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin