İçtiğim su midemi bulandırınca günlerdir doğru dürüst bir şey yemediğimi daha net anlamıştım. Daha fazla içemiyeceğimi anlayıp, kenara koyduğumda gözlerim sönen ateşe düşmüştü.
Kenardaki odunları alıp, kağıt parçasıyla tutuşturunca Gökhan'a dönmüştüm. Uyuduğundan beri yüzündeki rahatsızlık ve bu soğuk havada oluk oluk terlemesi beni artık endişelendiriyordu.
Ellerimi birbirine çırpıp, yanına yaklaştığımda üzerindeki hırkayı aldım. Hem ateşe yakındı, hem de üzerinde bulunan iki cekete sıkıca sarılmıştı. Birimizin hastanelik oluşu yetmezmiş gibi kendisi hasta edecekti deli çocuk.
"Alihan..."
"Alihan...yapma ne olur." Sesi ağlama tınısını verirken yüzü canı acır gibi bürüşmüştü. Her ne kabus görüyorsa onu bu hale getiren şeyin abisi olması içimi sıkmıştı. "Gökhan." Dayanamayarak onu dürttüğümde irkilerek kalkmıştı yerinden.
Nefes nefese duvara yaslandığında onu bunaltmamak için geriye çekilmiştim.
"İyi misin?"
Bana endişeli gözlerle bakıp, eli karnına gittiğinde gözleri dolmuştu. "Kabus muydu?" Dedi fısıltıdan farksız bir sesle. "Kabustu." Dedim aklında dönen şeyi cevaplandırarak. "Su ister misin?" Evet demesine müsade etmeden eline vermiştim. Bir iki yudum içip, bana baktığında sertçe yutkunmuştu.
"Sen ne zaman kalktın?"
Sorusu kaşlarımı havalandırmıştı. Hastaneden geldikten sonra kendisi uyumuştu koltukta. "Ben hiç uyumadım." Yüzündeki şaşkınlık yerini çaresiz bir ifadeye bırakınca düşündüğümden daha kötü durumda olduğunu anladım.
"En son ne oldu ?"
Merak içinde bana sorduğu soru gözlerindeki çaresizliği ve utancı göstermişti. Her ne gördüyse onu çok etkilemişti. "Hastaneden çıkıp, buraya geldik. Abin hakkında konuştuk sonra da uyudun."
Anladım dercesine kafasını sallayıp, bir yudum aldı.
"Kabus gördüm...Yılan'ın abim olduğunu öğreniyorum, annem ve babamı bıçaklıyor sonra beni arayıp yanına çağırıyor. Tartışıyoruz...Sonra beni bıçaklamaya başlıyor. 30 kere bıçakladı...Sen geldin ağladın, ölme dedin bana."
Hızlı hızlı, titrek sesiyle anlattıkları kanımı dondursa da bir tepki vermeyip yanına geçip, kafasını dizlerime yatırdım. "Kabus diyorsun işte oğlum. Korkma bu kadar."
"Çok gerçekti Oğuz. O sapladığı bıçağın acısı aklımdan çıkmıyor."
Bu nasıl bir kabustu?
"Gökhan, kabustu sadece. İstersen abini ara." Kafasını hayır anlamında sallayıp, doğrulmuştu. "Sen neden uyumadın ?"
Omzumu silkip, önüme döndüm. "Uyku tutmadı." Yüzüme sorun var mı dercesine bakınca gülümseyip, omzuna vurdum. "Senin gibi uyku aşkıyla tutuşmuyorum Gökhan bey kusura bakmayın."
Gülüp, önüne döndüğünde cebinde çıkardığı paketten bir sigara uzatmıştı. Bir dal alıp, dudaklarıma yerleştirdiğimde Gökhan daha ben yakmadan sigaramı yakmıştı. Dumanı içime çektiğimde içime dolan ağırlıkla kafamı duvara yaslamıştım.
"Ata aramadı mı?"
Güldüm. Bu sorunun cevabını çok iyi biliyordu.
"10 kere aradı. Burda kaldığımı bilse ağzıma sıçacak velet."
Az önce kabusun etkisinde o değilmiş gibi büyük bir kahkaha atmıştı. "Seni çok seviyor." Zaten başka kim seviyordu ki ? Gökhan ve Ata dışında kimim vardı ?
"Abi bozuntuları?"
Bedenim bu soruyu bekler gibi gerilip, tiken tiken olmuştu.
"Bilmiyorum aramayın dediğimden beri aramıyorlar. Onlar da pes etti sanırım."
Gökhan bana iç çekerek bakıp, önüne döndüğünde bakışları ağzı yerine konuşmuş kadar olmuştu. Yüzsüz gibi türkiyeden kaçmaları şimdi ise tamamen kaybolmaları olan onurumu sikip, atıyordu.
Ağzıma sıçıldı ve arkalarına bakmadan gittler.
"O adam öldü, geriye tek Kutay kaldı ?" Kafamı evet anlamında sallayıp, ikinci sigaramı yakmıştım. "Ozan'dan şikayetçi olmadığım gibi ondan da olmazdım ama...Satılırken, o pis ima yapılırken, canlı canlı ameliyat edilirken susması beni delirtiyor Gökhan." Gözlerim dolduğunda zehri içime daha derin çektim.
"En azından satılırken konuşsaydı..."
Bunlara müsade etmişti susarak ?
"Yoksa neden o aileyi dağıtayım Gökhan ? İki küçük çocuk babasız kaldı. Ozan ve Kutay şuan onlardan sorumlular."
Şikayet dosyasının da kapatılacağını adım kadar biliyordum. Yurt dışından 3 ay içinde dönmezse polis de bırakacaktı. Şuan bile bırakmış kadar rahatlardı. Ne kadar Kutayı'ı arayarak geçirebilirlerdi?
"Kimsenin ailesini dağıtmıyorsun Oğuz. O şerefsiz de parmaklıklar arasına girecek."
Girmeliydi.
Döktüğüm göz yaşı için girmeliydi.
"Abinle aranı ne zaman düzelteceksin?" Konudan bağımsızca sorduğum soru ile bana çatık kaşlarla baktı. "Değiştireceğin konuyu sikeyim Oğuz." Gülüp, yanağından makas alınca elime vurmuştu. "Yılışma."
"Ne bu sinir aslanım ya."
Dudaklarımdaki alaylı tebessüm onu kudurtuyordu.
"Barışmıyorum kardeşim."
Ciddi olduğunu anladığımda yüzümdeki tebessüm kaybolmuştu. "Yaptığını savunmuyorum. Ama konuşarak halledebileceğiniz konular Gökhan."
Bana tereddüt içinde bakıp, bıkkın bir nefes aldı.
"Bilmiyorum." Oda istiyordu abisi ile barışmayı. Ama gurur yakasını bırakmıyordu.
"Ani karar verme, Alihan'ı sevmem ama sana olan düşkünlüğünü biliyorum."
Alihan anne ve babasından daha fazla düşkündü Gökhan'a. O an için sessiz kalmasının, o tokadın bir nedeni olmalıydı. Her şeyin bir nedeni yok mudur zaten?
"Zamana bırakacağım. Benim çabam değil, onun çabası ile barışabiliriz."
"Barışacağınızdan adım kadar eminim kardeşim hem ne demişler fazla naz aşk usandırır."
Bana çatık kaşlarla bakıp, yanındaki hırkayı bana attığında kahkahamı serbest bıraktım. "Aşk usandırırmış! Gösterecem şimdi sana aşkı lan!" Üzerime doğru geldiğinde tikim olan yere dokunmuştu. "Siktir Gökhan! Yapma oğlum!"
"Ne oldu az önce öğütleri yağdırıyordun?"
O gece sadece benim kahkahalarım Gökhan'ın ise beni alt ettiği için zafer gülüşü doldurmuştu. Belki biz ilk defa içten, acılarımızı unutarak gülmüştük.
***
Merhaba nasılsınız ?
Ben bu aralar çalıştığım için aktif olamıyorum. Eski aktifliğimi özledim resmen :')
Bu arada artık tamamen lise diplomasını almış, mezun biriyim. Çok garip geliyor hala bazı şeyler. Alışamadım mezun oluşuma.
Kitap istediğim gibi ilerlemiyor. İşin yorgunluğu yüzünden midir bilmiyorum tam kendimi veremiyorum umarım siz severek okuyorsunuzdur.
Öpüldünüzzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hata
Teen FictionKaçırılan bebek serisi, erkek versiyon. Ailem Abilerim kurgusu. "Biliyordum. Acım, mutluluğum ve daha bir çok duygum kimsesizdi."