38

4.3K 304 15
                                    

Yazar'dan

Caner uyuyan kardeşinin saçlarından öpüp, üstünü örttüğünde ağır adımlarla dışarıya çıkmıştı. Yağan yağmur şiddettini arttırmıştı. Şehir zifiri karanlığa bürünmüş gibiydi. Derin bir nefes alıp, siyah arabanın içine binmişti.

"Hoşgeldin."

Ozan'ın yorgun çıkan sesine karşılık burukça gülümsedi. "Hoşbuldum. Kaçta çıkacaksınız?"

"Birazdan."

Caner aldığı nefesi dışarıya verdiğinde önüne dönmüştü. Bir gerçek vardı ve onu şuan yaşıyorlardı. "Oğuz iyi Ozan. Görmek istersen eğe-"

"İstemiyor." Dedi lafını keserek. "Onu daha fazla rahatsız etmek istemiyorum...Yine de onun takibindeyim." Caner anlayışla kafasını sallayıp, yanan ışığa baktı. "Sizi istiyor ama gururu izin vermiyor Ozan. Sizi çok istiyor...Ama kendim bildim bileli gururu hep önemli oldu."

Ozan buruk bir tebessüm etmişti. Ortak bir yönlerinin olması sebepsizce mutlu etmişti.

"Olmalı da Caner. Böyle ayakta kalıyor o çocuk."

Düşündü. Bunları yaşasa, kendisi ayakta kalabilir miydi? Çok zordu...

"Senden bir şey isteyeceğim." Dedi kendini toparlayarak. Caner isteyeceği şeyi az çok tahmin edebiliyordu. "Burda olmadığım süre içinde arada Kutay'ı kontrol edebilir misin?"

Caner anlıyordu. Bir abiydi ve ne hissettiklerini en şeffaf haliyle görebiliyordu.

"Ederim merak etme. Aklın kalmasın."

"Eyvallah."

"Yolunuz açık olsun Ozan."

Ozan kafasını teşekkür bağımında sallayıp, sigarasını yakmıştı. Caner, arabadan inip eve girdiğinde gözleri direk uyuyan kardeşine düşmüştü. Onun yanına ilerleyip, koltuğa oturduğunda üzerine tüm olanların yorgunluğu çökmüştü sanki.

Kafasında dönüp, duran tek soru vardı.

Böyle mi olmalıydı?

Bunun cevabını bulamıyordu. İki tarafın yaşadığı acı ve zorluğu görebiliyordu. Yine de Oğuz her zaman her şeyin önüne geçebiliyordu.

"Abi?"

Uykulu ses düşüncelerini dağıttığında tebessüm ederek ona dönmüştü. "Abim?" Oğuz doğrulup, abisinin ıslanan saçlarına baktı. "Saçın niye ıslak?" Dedi merakla.

"Yağmurun altında ıslanmak istedim."

Oğuz kaşlarını kaldırıp, ıslanan kıyafetlerine baktı. "Kafayı mı üşüttün?" Caner gözlerini sonuna kadar açıp, kardeşinin ensesine yapıştırmıştı.

"Abi ne yapıyorsun ya!"

"Abiyle böyle mi konuşulur lan?" Kardeşinin yanına oturup, kafasını kolları arasına almıştı. Yapıştırdığı ensesine dudaklarını bastırdığında sıkıca sarmıştı kollarını.

"Önce yapıştır sonra öp!"

Caner gür bir kahkaha atıp, bir daha öptü. "Abiyim ben şş." Oğuz gözlerini devirip, göğsüne daha çok sindi. "Ata'yı özledim." Diye mırıldandı. "Sabah burda olacak , bende özledim şerefsizi." Oğuz gülümseyip, üzerlerine pikeyi çekmişti.

"Oğuz...Ozan'gil bugün gidiyor." Bunu söyleyip, söylememek arasında kalsa da en doğru olanın bu olduğunu biliyordu. Oğuz tepki vermedi. Duyguları ve düşünceleri boşluktaymış gibi tepki veriyordu.

HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin