Bölüm-17

133 17 30
                                    



Selammm, napıyorsunuz?? Bol bol Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🫶🏻

Her bölüm oylarını eksik etmeyen ;
leylali_  oylebiri2  dystinabell
Canlara Çok teşekkür ederim bu bölümü size ithaf ediyorum çok seviyorum sizi ve tabi ki diğer Casper okuyucularımı 🥹✌️(artık Casper olmaktan çıkın pls)




Dün yaşananlar, çiftlikte yaşayan herkes için adeta bir kabus olmuştu. Buse ve savaşın birbirine girmesinden sonra Alp'i bir daha görmemiştim bile kendini kötü hissettiğini söylemişti sonra işlerim var diyip dışarı çıkmıştı. Savaş kavgayı bitirir bitirmez ortadan kaybolmuştu. Kocaman evde tek başıma kalmıştım ve aynanın karşısına geçip kendime kızarak başarısızlığımın hesabını sormuştum. Buse'yi çakma sarışın arkadaşı gelip gece almıştı, gitmeden önce Demir'in yanına uğradığını görmüştüm demirle vedalaşmıştı.

Nevra olarak, buse için çok üzgündüm. Her açıdan çok kötü şeyler yaşamıştı bünyesi bu kadar büyük acılara alışık değildi. Kendine acilen acıyla başa çıkma yöntemi bulmak zorundaydı. Nevra olarak burada bulunsam tavsiye verebilirdim çünkü Ben çocukluğumda başa çıkma yöntemimi bulmuştum.

"Savaş oğlum, hoşgeldin yemek yiyecek misin?" Oturma odasında oturup boş boş televizyon izlerken Selma teyzenin sesiyle yerimden fırlamıştım. Savaş merdivenleri beşerli beşerli çıktığı için ona yetişmem mümkün olmamıştı ama hiç de çekinmeden bende hemen onun arkasından yavaş olmayan adımlarımla merdiveni çıkmıştım.


Kapıyı iki defa tıklatmıştım ama ses vermemişti. Şansımı bir kez daha denemek için tıklattığımda benim açmama gerek kalmadan o kapıyı açmıştı. "Nereye gidiyorsun? Daha yeni geldin?" Bu anlamsız soru bombardımanım savaşı şaşırtsa da yüzüne tekrar saniyeler içinde ifadesizliğini yerleştirmişti.
"Ne oldu benimle bir işin mi var?" dedi umursamaz ifadesiyle


"Sıkıldım" dedim onun gibi umursamaz bir tavırla savaşın onca derdinin içinde, ki ne kadar yoğun olduğunu yüzünden bile anlayabiliyordum. Sıkıldım demem onun ne kadar umrunda olurdu bilmiyorum ama şansımı denemiştim. "Seninle gelsem?" Bu soru içten içe nevrayı güldürmüştü. Ben savaş başaranla nereye gidecektim? Komikti!


"Şirkete gidiyorum" odasının kapısında dikilip bana açıklama yapması çok özeldi ama neden hala dünkü kavgayı atlatamamıştı? Yüz hatları her an kavgaya başlayacak kadar sert ve keskindi. "Tamam, odanda takılırım" Yaklaşık iki dakikadır düşünüyordu, neden bu kadar düşündüğünü anlamamıştım. Kafasında bir şeyler kurguluyor gibi uzaklara dalmış bir şekilde düşünüyordu hiç boş boş düşünüyor gibi değildi. Savaş başaran, bu kadar kasma ya evet ya hayır diyeceksin dememek için yanağımı ısırıyordum.





"Hazırlanmak için yirmi dakikan var" dedi sonunda nevra çok şaşırsa da Mina, yüzüne yerleşen kocaman gülümsemeyle hemen yanından geçip giyinme odasına yöneldi.

Buse aramızdan ayrıldığına göre artık ilerleme kaydetmek zorundaydık. Üstelik Alpten de haber yoktu sadece ikimizdik ve şirkete gidiyorduk sonra eve gelecektik. Ağzından sağlam bir şeyler alabilmek bugün için tek amacımdı.


Mina'nın gardırobunu açıp şık ve spor bir kombin yapma telaşına düşmüştüm. Nevra gözüyle değil Mina gözüyle bakmam gerektiğine saniyeler içinde idrak etmem gerekiyordu çünkü elim çok sade kombinlere gidiyordu ben nevra değildim ben Minaydım. Dakikalar sonra elime aldığım kırmızı çiçekli elbiseyle uzun süre bakışsakta artık mina olduğumun idrak edip elime aldığım elbiseyi giymeye karar vermiştim.

Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin