Selammm, nasılsınız? napıyorsunuz?Arkadaşlar bölümü 70 kişi okuyorsa en fazla 5 oy ve 2 kişiden gelen yorumlar oluyor.
Her bölüm yorum yapan iki canım var hex-hex ve
dystinabell
İkisine de bir kez daha buradan teşekkürler 🫶🏻
LÜTFEN, artık oylar ve yorumlar artsın. Verdiğim emeğin karşılığını görmek istiyorum.Keyifli okumalar.
"Savaş, geldiler! Tahmin ettiğin gibi"
Bu cümleyi kuran kişinin alp olduğunu algılamam dakikalarımı almıştı. Olduğum yerde donup kalmıştım ve dünya gerçek anlamda benim için durmuş gibiydi. Yapabileceğim hiçbir şey kalmamıştı, her şeyin sonu diye diye her şeyin gerçekten sonunu getirmiştim. Ekip gelmişti, savaş kafasını o kadar iyi çalıştırmıştı ki bizi tuzağa çekmişti, savaşın elindeydik. Ekipten kim var ya da neredeler hiçbirini bilmiyordum. Savaş yanından gitmeme izin vermiyordu, benden de şüpheleniyor olmalıydı. Birazdan içerideki köstebeği yani beni ortaya çıkarıp her şeyi noktalayacaktı.
Bir bahane uydurup buradan kaçmam gerekiyordu. Ya da sonuma razı gelip en azından ekibi uyarmam gerekiyordu. Elime telefonumu aldığım an savaş fark ederdi, bunu yapamazdım. Şimdi değilse bile Demir dakikalar sonra her şeyi anlatacaktı, solmaz ablayı terzi dükkanını savaşın parçaları birleştirip bizi yakalaması bir saatini bile almazdı.
Susuyordum, ne Demir'in söylediklerine ne de Alp'in cümlesine hiçbir tepki vermemiştim. Ortamın yabancısı gibi davranmayı nereye kadar sürdürebileceğim hakkında da hiçbir fikrim yoktu. Bir yerde ipler kopacaktı ve ben artık bir şeyler yapmak zorunda kalacaktım.
"Demir konuşsun, sıra onlara da gelecek" dedi savaş yüzüne yerleştirdiği bu keyifli ifadesini ilk defa bu kadar derin ve içten görüyordum. "Bana yardım eden o adamın yeri kapalı çarşı gibi bir yerdeydi ve adam yaşlı bir adamdı" dedi Demir, plana savaşla başlayarak büyük hata yapmıştık.
"Kırtasiye...yani toptancı gibi bir yeri vardı" yalan söylemişti, Demir şu an yalan söylemişti! Mahir babayla bizzat terzide görüşmüştü. Gözlerimle görmüştüm. "Ne kadar yaşlıydı bu adam?" dedi savaş.
"Deden yaşlarındaydı" dedi Demir, vurucu cümle esas şimdi kurulmuştu. Savaşın gözlerindeki şüphe açıktı ve şüphelerinin doğrulanması onda büyük bir hazza sebep oluyordu.
"Eve götürün, ben geleceğim" eliyle Demir'i işaret ettirerek adamlarına Demir'i anında aldırtmıştı.
Odada Alp, ben ve savaş kalmıştık. "Niye haber vermedin bana uyandığını?" dedi Alp, konuyu açmak için Demir'in gitmesini beklediği belli olmuştu."Şimdi sırası değil Alp, sonra"
"Ne zaman söyleyecektin? Alacağını alıp mezara koyduktan sonra mı?" dedi Alp, durmayarak savaş çoktan sandalyeye oturmuş kirli sakalıyla oynayarak düşünme modunu açmıştı.
"Ben gidiyorum" dedim daha fazla dayanamayarak savaşın, bana olan öfkesinin ve suskunluğunun altında daha fazla kalıp gerilmek istemiyordum. Üstelik bana karşı o kadar sinsi bir şekilde yaklaşıyordu ki şu an onun kafasındaki şüpheliler listesinde olma ihtimalim çok çok yüksekti.
![](https://img.wattpad.com/cover/298399839-288-k875484.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Nefes
General FictionGözlerini, yüzümden bir an olsun ayırmamıştı. Ürkmeye başlamıştım ama kendimden ödün vermiyordum. Karşımdaki adamı tanımak benim için güçtü bambaşka biriyle konuşuyor gibiydim. "Enkazına mı bakıyorsun?" dedi kısık sesle, çok uzun zamandır sesini duy...