Bölüm-2

204 17 0
                                        

Merhabalar, hikayem hakkındaki yorumlarınızı çok merak ediyorum. Bölüm sonu lütfen yorum bırakmayı unutmayın :)



Hayatın tokatını nerede yiyeceğiniz hiç belli olmuyor. O tokat mutlaka bir aşamada suratınıza çarpıp sizi yere yapıştırıyor. Çoğu insan gibi o tokatı bende en ağır şekilde yedim yemeye de devam ediyorum. Her ayağa kalkmaya çalıştığım da bir tokat daha çarpıyor yüzüme birinin hayatı bu kadar kolayken ötekinin hayatının bu kadar zor olması adil mi?



Gözlerini telefonundan hiç ayırmamıştı savaş başaran hala boş bakışlarıyla attığımız resimlere bakıyordu. İhanete uğradığını mı düşünüyordu? Yoksa oyun olduğunu anlamış mıydı? Bir insanı çözmeye çalışmak bu planın en zor yanı değil miydi zaten? "Ne bu?" Dedi elindeki telefonu buseye çevirerek, buse şok olmuş bir şekilde ekrana bakakalsa da ne yapacağını bilemeden "Gitmek istiyorum burdan" dedi ağlayarak, savaşa güvenmiyordu kendince savaşın ihanetine uğramıştı. "O adamın yanına mı gitmek istiyorsun?" Dedi savaş sesi titriyordu aynı zamanda biraz yüksek tonla konuşuyordu öfkelendiği belliydi.

"Ona olan hislerim bitti dedin bana!" Dedi sinirlenmeye başlamıştı bile güzel istediğimiz buydu.
"Bitti zaten! Gördüğün fotoğrafların hiçbir anlamı yok veda etmeye gelmiş" buse yalan söyledi.

"Niye? Bu çocuk zaten yıllar önce defolup gitmedi mi? O zaman bu siktiğimin vedasını yapmadınız mı?! Bunca yıl sonra niye!" Dedi bağırarak savaş, sesi bu sefer ortalığı inletmişti buse korkarak adımlarını geriye doğru attı. "Yalnız kalmak istiyorum!" Dedi buse yüksek ses tonuyla savaşı arkasında bırakarak arabasına doğru yürümeye başladı "buse tamam gel buraya! Sana bana ihanet ettin demedim! Soruyorum sadece gel buraya!" Dedi savaş arkasından ama işe yaramamıştı çünkü buse çoktan arabasına binip çalıştırmış ve uzaklaşmıştı.

"Aşçı şirin top sende" dedi Bilge şirin nam-ı değer Kemal abi! Derinin ne yapacağını bilmiyordum. Kişisel yapacağımız bazı haraketler kafa karışıklığı olmasın diye anlatılmazdı sadece yapacak kişi bilirdi. Derin kapıyı açtı ama derini şu an tanımak güçtü siyah bir peruk, lens ekstra yüksek topuklu ayakkabılar peluş pembe mont ve elinde küçük bir bira şişesiyle sarhoş taklidi yaparak arabasına doğru yönelen savaşa doğru seslendi "şşhh yakışıklı!" Dedi bağırarak savaş arkasını döndü derini kısa bir süre süzdü sonra hiçbir şey demeden tekrar arkasını dönüp yürümeye devam etti.

Derin çarpık yürümesini hızlandırarak savaşın üzerine doğru adeta çullandı "sana diyorum ya!" Dedi sırnaşık bir şekilde ses tonunu bile değiştiriyordu konuşurken büyük yetenekti! savaş sinirli gözlerle derine bakarken derin atağa geçip "ay midem bulanıyor!" diyerek yere doğru kusmak için eğildi kollarından çekiştirdiği savaşı da yanında sürükledi savaş ne olduğunu anlamaz halde derinin suratına baksa da bakışları ile kenarda onları izleyen garsonları saliseler içinde tek bir bakışı ile çağırmış ve derini kollarından aldırtmıştı.

"İşlem tamam" dedi aşçı şirin, hangi işlem tamamdı? Derinin ne yaptığını anlamamıştım, bakışlarımı kuzeye çevirdim "hatıra bi kalemi var bu savaşın, yanından ayırmıyor onun aynısını yaptırdık. Diğer kalemiyle arasındaki tek fark bizimkinin dinleme cihazlı olması" dedi neşeyle gülümsedim en mantıklı olan buydu çünkü savaş gibi bir adamın yanına normal bir dinleme cihazıyla giremezdik. "Bakalım gün tamam mı? Devam mı?" Dedi tembel şirin, olduğumuz yerden kalkıp arabaya doğru ilerlemeye başlamıştık.

Hepimiz arabada yerlerimizi aldık. Savaş normal değildi ne yapacağı merak konusuydu hepimiz için o yüzden pusuda bekliyorduk. Buse'yi 4-5 defa arasa da aramaları sonuç vermemişti. "Bana hemen Demir denen adamın evinin adresini bul!" Dedi telefonda konuştuğu kişiye savaş başaran, adam hemen emri almış olmalıydı ki telefonu anında kapattı saniyeler içinde evine varacaktı. Solmaz abla işareti aldıktan sonra hemen Demir'i aradı.

Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin