Benim için sizden ayrı geçen bu süre o kadar uzundu ki gerçekten Çok özledim! Çok! Umarım sizler de beni sizi özlediğim kadar özlemişsinizdir.
Bu yaz dönemi benim için staj, tatil derken çok yoğundu buna rağmen zaman ayırıp kurguya devam etmeme rağmen oy ve yorumlarda her seferinde büyük bir hayal kırıklığına uğruyordum. O yüzden ara verdim ve burada hep konuştuğum, yorumlaştığım 3-4 kişinin hatrına hikayemizi asla böyle bitiremezdim. Ne kadar devam ederim bilmiyorum ama gidebildiğimiz yere kadar beraber gitmek tek isteğim.Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli okumalar 🫶🏼
Ölüm, kimine göre kurtuluş kimine göre ise cezadır. Benim için ifade ettiği anlam karmakarışıktı, ölüm gerçeği ile çok erken tanışmış biriyim ben o yüzden ölüm benim için bir kurtuluştan ziyade, bir cezaydı. Mahir babanın yanına gittiğim ilk zamanlar bana ölümün gidenler için değil geride kalanlar için olduğunu söylemişti. Haklıydı, ölüm geride kalanlar içindi. Gidenler en azından bizi görüyordu. Görüyordu değil mi? yıllarca bu gerçeğe tutunmuştum ben, ailem beni görüyor, beni izliyor.
Mahir babanın beni ekibin içine alıp sahaya çıkarmasından sonra benim için bambaşka bir dünyanın kapısı açılmıştı. Hiç bilmediğim bir dünyanın içine düşmüştüm. Hırçın bir çocuktum. Ama o dünyaya alışmaya çalışırken o kadar korktuğum anlar olmuştu ki çünkü gerçek kötülerle tanışmıştım. O kötüler canlı, kanlı karşımda durmuşlardı. Benimle konuşmuşlardı. Aklımın hayalimin erişemeyeceği kadar kötü anlara şahit olmuştum.
O kötü dediğim adamların birinin yanındaydım yaklaşık bir buçuk aydır. Bu yanında olduğum kötü adam ve ailesi bana ailemi borçluydu. Hayatımı borçluydu, çocukluğumu gençliğimi borçluydu ve bu borçlarını ne yaparlarsa yapsınlar ödeyemeyeceklerdi.
Banyodaydım yere çökmüş dakikalardır hıçkırarak ağlıyordum. Hıçkırıklarımı içime içime atmaya çalışıyordum. Bu kadar ağladığımı kimse duymamalıydı, ama elimde değildi. Gözlerimi kapattığım an dün geceye dönüyordum. Vicdanımın sızlamasını geçtim o an öyle bir andı ki ne yapacağımı bilememiştim. Olduğum yerde donakalıp sadece izlemiştim.
Savaş ve Demir birbirinden ölümüne nefret ediyordu. Bu nefret demir ve benim vurulmama bile sebep olmuştu. Çok şey yaşamışlardı beraber, birbirlerini çok iyi tanıyorlardı. İkisi de sır küpüydü Demir, ekipten yardım istediği zaman Savaşla olan geçmişinden bahsetmemişti savaşı tanıyorum demek ile savaş benim bir zamanlar kardeşimdi demek arasında dağlar kadar fark vardı.
Gözlerimi kapattığım her an dün geceyi tekrar yaşıyordum.
Mahir babanın yanıma verdiği adamın beni oradan zorla uzaklaştırıp tekrar busenin ve korumaların yanına döndürmesi, benim ise her şeyi geride bırakıp savaşın yanına koşup, ona sarılıp 'geçecek' demek için içimde verdiğim savaşı hatırlıyordum. O adam yanımdan ayrılıp ormanın derinliklerine doğru koştuğunda bir şeyler olduğunu anlamıştım saniyeler sonra buse yanıma koşup "ne oldu?" demişti. Buz gibi ifadelerimle, az önce yaşadığım her şeyi geride bırakıp "bulamadım, ormanda kayboldum" demiştim.
Daha sonrasında yaşanan her şey benim için çok daha zor olmuştu. Savaşın korumaları durumdan haberdardı. Haber onlara da yeni ulaşmıştı, herkesin tek amacı busenin demiri görmemesini sağlamaktı. Benim ormanda kayboldum yalanım işe yaramıştı çünkü o an herkesin kafasında dönen tek şey demirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Nefes
Ficción GeneralGözlerini, yüzümden bir an olsun ayırmamıştı. Ürkmeye başlamıştım ama kendimden ödün vermiyordum. Karşımdaki adamı tanımak benim için güçtü bambaşka biriyle konuşuyor gibiydim. "Enkazına mı bakıyorsun?" dedi kısık sesle, çok uzun zamandır sesini duy...