Oyları ve yorumlarıyla her bölüm yanımda olanlara bir kez daha teşekkür ederim 🤩 fikirlerinizi ve düşüncelerinizi büyük bir keyifle okuyorum. 🫶🏻
Hepinizin yorumlarını çok çok okumak isterim. Lütfen düşüncelerinizi ve merak ettiklerinizi yazın.
Oy vermeyi unutmayalım 🧚🏻♀️
"Benimle ilgili rüyalara daldıysan o rüyalardan çabuk uyan..." bana daha saatler önce duyduğum şeylerin doğrulamasını yapıyor gibiydi, açıkça söylüyordu.
"Çünkü her an rüyaların kabusa dönebilir..."
Her insanın, bir patlama noktası ve sınırı vardır. Sınırlar, aşıldığında en sabırlı insan bile bir anda olduğundan bambaşka bir insana dönüşebilir. Nevra'nın sınırlarından listeler bile çıkabilirdi. Ama minayı bilmiyordum. Nasıl davranmam gerektiği ne söylemem gerektiği hakkında araftaydım. Savaş başaranla güzel anlarımızda onun 'savaş başaran' olduğunu unutarak ya da kendimi Mina varsayarak haraket ediyordum. Ama kötü anlarımız buna dahil değildi. Gözlerimdeki öfke Nevra'nın öfkesiydi her an üzerine atlayıp boğazını sıkabilir ve 'siz benden ailemi aldınız' diyerek onu öldürebilirdi.
"SEN KİMSİN YA!?" sesim olduğundan yirmi kat daha güçlü çıkmıştı öfkeden ne yapacağını bilememek tam olarak bu oluyordu. "Nasıl iğrenç bir ego bu?!" Dedim bir kez daha yüksek sesle, şaşırma sırası ona geçmişti. Çünkü şimdiye kadar yansıttığım Mina'nın aksine bir Mina yansıtıyordum. "Egondan gözün o kadar kör olmuş ki!"
"Ama pardon UNUTMUŞUM! Tanıştığın kadınlar sana hep aşık olur demi?!" dedim bastıra bastıra sabırla gözlerini açıp kapadı, onun sinirlenmesi umrumda değildi. "Sesini alçat" dedi. Benim aksime sesi gayet normaldi.
"Sen savaş başaransan bende Minayım! Duydun mu beni?! Ben senin tanıdığın kadınlara benzemem! Söylediğin şeyleri, yaptığın haraketleri asla sineye çekmem!" baş parmağımı havaya kaldırmış bir mafyayı tehdit ediyordum. Bu mafya görebileceğimiz en tehlikeli mafyalardandı. Savaş başaranı tehdit ediyordum. Mina, kendi sonunu yavaş yavaş hazırlıyordu.
"Sakin olacak mısın artık?" dedi bir kez daha sabırla çünkü öylece durmuş benim sakin olmamı bekliyordu. Ama benim niyetim bu olayı daha da abartmaktı. Alaylı bir şekilde gülümseyip "Olmuyorum sakin! Ne yapacaksın? Sakin olmuyorum diye hayatımı kabusa mı dönüştüreceksin yoksa?"
"Ne biliyor musun?" dedim. Gözlerimi gözlerine ilk defa bu kadar net bir şekilde dikmiştim. Korkusuzca gözlerine bakıyordum savaşa, şu an ona bakan kişi Nevraydı, Mina değildi. "Seninle bir çok şey yaşadık. Ama senin hakkında bir kez bile ima ettiklerini düşünmedim! Buradayım, çünkü başından beri ikimizin de birbirimize ihtiyacı vardı!"
"Daha günler önce senin düşmanların tarafından kaçırıldım ben savaş" dedim. Sesim daha sakindi ama hala öfkeliydim. Konuşmasına asla izin vermiyordum. O bugün çok konuşmuştu. "Bir kez, Bak bir kez! Sana bu konuda sitemim bile olmadı" dedim.
"Mina...beni bir dinler misin?" dedi bir noktada susacaktım ve bir yerde durmam gerektiğinin de farkındaydım ama bugün o bana karşı sınırını aştıysa bende onun sabrını sınayabilirdim.
"Ben seni bu saatten sonra asla dinlemem!" dedim. Arkamı dönüp kapıya doğru yürümeye saliseler önce karar vermiştim. Arkamdan gelip gelmemesi umrumda bile değildi. Benim sakinleşene kadar savaş başarandan uzak durmam gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Nefes
Narrativa generaleGözlerini, yüzümden bir an olsun ayırmamıştı. Ürkmeye başlamıştım ama kendimden ödün vermiyordum. Karşımdaki adamı tanımak benim için güçtü bambaşka biriyle konuşuyor gibiydim. "Enkazına mı bakıyorsun?" dedi kısık sesle, çok uzun zamandır sesini duy...