Bir kaç damla su yuttuğumu hatırlıyorum.
Kulaklarımda su sesleri çınlıyordu.
Kafamı sudan çıkartıp, yanıma koyduğum premedaya baktım , suyun içinde hiçbir işe yaramamıştı. Marcus'u düşünmeden edemiyordum.Odama geçip Venüs için hazırlık yapmam gerektiği söylenmişti.
Afrodit , güzellik zarafet tanrıçası.. ve Zeus'un sevdiği bir tanrıça..
Terazi gruplarına da beni göstermesi gereken Hermes , bana göre daha sakindi.. odayı terk edip ana salona inmeye başladım. Ayak seslerim duvarlardan yankı yapıp bana geri dönüyordu sanki , rüzgar eller oluşturmuş , ayakta durmam için belimi tutuyor gibi hissediyordum o an.Hermes , dışarıdan getirdikleri iki hırsıza işkence eden Afrodit'i uzaklaştırmaya çalışıyordu.
"Venüs'te ilgilenmen gereken şeyler vardır diye düşünüyordum Afrodit. Premer dağının ardındaki saklı mücevherlerinin sadece iki üç tanesinin çalınmış olması senden güzelliğini alamaz öyle değil mi ? " Hermes dedi.
"Hermes !! Onları derhal bana vermeni istiyorum. İcabına ben bakmak istiyorum şimdi aramızdan çekil !"
" Unutma ki , hırsızların tanrısı da ben oluyorum! Bu iki kişinin cezası ney ise verebilirim şimdi başka şeyler konuşmamız gerekiyor.!"
Hermes Afrodit'i engelleyecek güç ve büyüklükte bir hortum oluşturmayı başarıyordu , solanda uçabilecek herşey yerle bir olmuş , veya tavan altlarında dönmeye başladı. Hermes'in gözleri altınmışcasına parlamış ve oluşturduğu kasırga rüzgarından buz rengi gibi renkte parlamaya başladı. Asasını havaya kaldırıp yılanlarına emretti "afrodit'i engelleyin!"
Asaya dolanmış , ve aksesuar olduğunu düşündüğüm iki yılan canlanarak Hermes'in kollarından hızlıca aşağıya sürünerek Afrodit'i sarmaya başladı.
" Hermes , iki hırsız için beni mi engelliyorsun ? !"
Hermes ışık hızında cevap vermeden önce yanıma geldi , rüzgardan zarar görmemem için baş parmağını alnıma götürüp bir cümle fısıldadı kendi kendime . Başımdaki ağrının da geçtiğini hissediyordum, sımsıcak olmuştum , damarlarımdaki kan artık sıcak değildi , adeta kaynıyor gibi hissediyordum. Gözlerim yerinden çıkacak kadar şiddetli açılmış, kendimi çok güçlü hissetmeye başlamıştım.İki terazi varisi bize doğru gelip
" Hermes , değerli tanrıçamızı serbest bırakmanı istiyoruz bunun için ne yapabiliriz ? " Kızmışlardı.Afrodit kaçan iki hırsızın ardından bakıp başını bize çevirdi. Sonunda yılanlar yavaş yavaş onun beyaz teninden ayrılıyorlardı. Sıkıştırdıkları teni, yavaş yavaş pürüzsüzleşiyordu.
"Onları korumak , benim görevim. Sakın bana neden diye başlayan bir soru ile gelme ,"
"Venüs için yola çıkın! Orada görüşürüz" öfkesini azaltmıştı. İki üç parça mücevherinin çalınması onun için sorun değildi , bunu çok belli ediyordu.
"Sarah " dedi. İki eliyle başımı tutarak bana yaklaştı.
" Burada kalmanı istiyorum . Şatoy'u terk etme "
İşime gelmiş gibiydi ama şu zerafetli Venüs'ü merak da ediyordum.
"Tamam Hermes " son günlerde tek kullandığım kelime tamam'dı.Teraziler kendilerine has güzellikleri olanlardı. Her birinin saçları, kaşları ayrı bir detayla güzeldi.
Ne de olsa , güzellik tanrıçasının yönetimi altındalardı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür'ün Son Vârisi ( Burçlar ) seri 1
Fantasía♊ Kitapta ikizler burcu olan Sarah , Hermes'in son elçisi ve Merkür'ün son vârisi olduğu için , dünyada mezarlıklardaki ölüler ve ruhlar tarafından rahatsız ediliyor. Tüm bunlardan habersiz olan Sarah'i ailesi bir kliniğe kapatmak üzereyken bazen rü...