Fazlasıyla özlediğimi yüzünü gördüğümde çok iyi anlamıştım. Kokusu hiç değişmemişti, Hermes kendini soyutlanmış ve ona karşı görünmez bir hale bürünmüştü. Tabya boynuma atlayıp, kollarıyla güçlü bir halde boğazımı sıkıyordu.
"Dur boğacaksın" gülmeye başladım, yüzüm kızarmıştı.
"Seni çok özledim. Sarah bunun hesabını vericeksin kurstan bana bile söylemeden ayrılmışsın. Ve klinikten sonra bir daha seni hiç görmedim!" Eliyle hafifce beni sarstı.
"Sakin ol, böyle olması gerekiyordu. Anlatacaklarımı dinlemek için çok uzun bir izine ihtiyacın olucak" kedi gibi gülümsedim. "Şuan bir kaç işim var, konuşacağız." Diyerek Tabya'yı göndermek istiyordum. Aklım da fikrimde Marcus'taydı.
"Peki olur, Marcus nerede?" Dedi Tabya.
"Marcus.. bilirsin yine bir yerde ya sızmıştır ya da yeni biriyle tanışmıştır." Belli olmaması için yeterince kendimi kasmıştım.
Tabya içeriye girmek doya doya özlem gidermek istiyordu fakat bunun için uygun bir zaman değildi. Kendimi ona her ne kadar ihanet etmiş gibi hissediyor olsam da bugün, o gün değildi.
"Sarah sanırım çok önemli işler bunlar, benimle konuşuyorsun ama burada değilsin" masumca söyledi.
"Söz veriyorum, telafisi olucak" omzunu hafifçe tutup okşadım. Ardından kapıyı kapatırken defalarca kez bana bakarak ayrılmıştı. Bu içime oturmuştu. Hermes'e birden arkamda belirdi.
"Şimdi ne yapıyoruz peki ?" Dedim merakla.
"Dönüşüm perisinden haber bekleyeceğiz Sarah. Ben Merkür'e dönüyorum, acil bir durumda burada olacağım. " Hermes bunu söylediğinde, evin o da gittikten sonra ne kadar yalnız sıkıcı ve iç karartıcı olduğunu düşündüm. Arkasına bakıp dalmıştım.
"Herhangi bir durumda lir'i kullanacağım." Diyerek Hermes'i de göndermiş bulundum.
Mutfağa doğru gidip uzun bir zamandır açmadığım buzdolabının içine bakmak için yöneldim. Marcus'un viski şişesi ve yarısı yenip bırakılan dondurması dışında pek birşey kalmamıştı. Soğuk bir şeyler bakınıp, alışverişe çıkmam gerektiğini düşündüm. Buz dolabını kapattığım anda siyah kocaman bir gölge gördüm. Havalanmış bir halde ayakları yerden kesikti. Yüzü karanlık, eteklerinden ateş çıkıyordu. Bu Hades'ti. Bir kac adım geriye gidip içimde vâr olduğunu bildiğim tüm yeteneklerimi aktif hale getirmeye odaklandım. Hades o sırada kahkaha atmaya başladı.
"Sarah, Sarah.. Gerçekten bunu yaparak beni gönderebileceğine inanmıyorsun değil mi?" Diyerek adım adım bana yaklaşmaya başladı. Temkinli ve korkusuz bir halde geriye giderken nihayetinde duvara çarptığımı fark ettim. Sırtımı yasladığım duvar hareket ediyordu, başımı çevirip bakınca çarptığımın aslında bir duvar değil Poseidon olduğunu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merkür'ün Son Vârisi ( Burçlar ) seri 1
Fantasía♊ Kitapta ikizler burcu olan Sarah , Hermes'in son elçisi ve Merkür'ün son vârisi olduğu için , dünyada mezarlıklardaki ölüler ve ruhlar tarafından rahatsız ediliyor. Tüm bunlardan habersiz olan Sarah'i ailesi bir kliniğe kapatmak üzereyken bazen rü...