♊
Kitapta ikizler burcu olan Sarah , Hermes'in son elçisi ve Merkür'ün son vârisi olduğu için , dünyada mezarlıklardaki ölüler ve ruhlar tarafından rahatsız ediliyor. Tüm bunlardan habersiz olan Sarah'i ailesi bir kliniğe kapatmak üzereyken bazen rü...
Clara Exten'i her ne kadar tanımıyor olsam bile içime su serpiliyorduyaklaştıkca. Hermes kanatlı ayakları ile isterse çok hızlı gidebilmesine rağmen, düşük omuzlarla sakin yürüyen bana eşlik ediyordu. Mezarlığın devasa büyük, beyaza boyanmış kapısı ardına kadar açıktı. Davetkârdı..
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Hazır mısın ?" İç çekerek sordu Hermes.
"Herşeyden daha fazla" omuzlarımısilktim.
Sislerin hakim olduğu mezarlıkta birbirimizden uzaklaşmamıza olanak yoktu. Islak toprak ve çimlerin kokusu burun direklerimi sızlatmaya başlamıştı bile. Marcus'u kalbimde hissedebiliyordum. Hermes'i her daim ensemde, fakat bu defa bu karanlığa, kulağıma üfleyen soğuğun ve ruhların uğultularına rağmen korkmuyordum.
Kalbimde yer edinemeyen korku, esmiş geçmişti içimden. Kırık dökük mezar taşlarına kadar ilerledik. Nefes sesimi duyabiliyordum. Ağzımdan çıkan buhar yüzümü ısıtıyordu. Hermes'in elinde bana emanet ettiği cadıceus belirdi. Kaslı ve altın renginde kolunu kaldırıp sertçe toprağa vurdu. Toprak inlemişti sanki. O sırada önümüzde bulunan mezarlığın tıkır tıkır yarılma sesini duymaya başladım. Clara'nın ruhu kendini serbest bırakıyordu. Hermes pürüzsüz sesiyle seslendi;
"Clara Exten!!" Birdaha cadıceusu vere vurdu sertçe ve devam etti "Sana Merkür'ün son vârisini getirdim. Sarah burada, kehânet bir kasırga gibi işliyor evrene kendini.. yıkıp geçiyor önüne geçen herşeyi.. Andromeda ve tüm Olimpos şahittir. Sarah ve bana tüm bildiklerini anlat!" Sesi mezarlığın her bir köşesinde ki ağaçlardan yankı yankı bize geri geliyordu. Yalan yok, tüylerim diken diken olmuştu. Gözlerim dolmuştu. Vâr olduğum, ve önemli bir parçası olduğum evrenle, korkutucu bir şekilde tanışıyordum.
