"Anne! Senin haberin var mıydı ablamın sevgilisinden?"Annem, saklandığı -daha doğrusu sabahtan beri temizlik yaptığı ve asla çıkmadığı- odadan sonunda çıktı.
Evet, bu oda ablamın sevgilisini, annemin müstakbel damadını ağırlayacağımız odaydı.
"Ablan mı benden habersiz iş yapacak?" Kibirli bir şekilde güldü.
"Sen yaparsın ama o yapmaz."
Evet anne, sadece adımlarını da değil. Bende bilmediğin her şeyin fazlasını onda biliyorsun.
Ve evet, benden her kötülük beklenir.
"Her zamanki gibi beni insandan bile saymamışsınız."
Elindeki vazoyu özenle silerken, yüzüme bile bakmadı.
Ben, Asya Güreli. Yirmi yaşına yeni basmış, yeni hayaller kuran lakin hayallerini gerçekleştirmek yerine kendisini odasına kapatıp gitar çalan, müzik dinleyeceğine emin olan o kızdım. Takdir edilir ki evin en küçük çocuğuna sonsuz ilgi, sevgi gösterilirdi, lâkin ben bu ilgiden bi haberdim. Kimsenin bana evde olanlardan haber vermemesini geçtim, ablamın kendi sözünü son dakika duyacak kadar da yabancıydım aileme.
Dublex olan evimizin merdivenlerine odama gitmek için tırmandım. Üst katta sadece benim odam, lavabo ve banyolar, bir de rahmetli babamın eşyaların olduğu oda vardı.
Babam emekli polisti annemse halâ çalışıyordu, hemşireydi. Bir gün babamı trafik kazası sonucu onu toprağa vermiştik. Bu ölümünün birkaç günü sonrası kimsenin hayatında bir engel olmamıştı. Bana göre babamın yokluğu bir engeldi.
Sabah sabah tıkırtı duyduğum için pijamalarımla inmiştim annemin yanına ve bu yüzden uyku mahrurlugum halâ üzerimdeydi. Bir beyaz kot şort, beyaz crop ve mavi bir gömlek giymiştim.
Aynadaki yansımam bana yabancıydı. Saçlarım boyaydı bir kere benim, ablam gibi doğal kızıl değildi. Annemin hiçbir özelliği bende yoktu, üvey olmadığına emindim ama yoktu işte, kadın geleceğini görür gibi, beni sevmeyeceğim görür gibi benden tüm dnasını çekip almıştı.
Beni sevmiyordu. Babam gibi kimse beni sevmeyecekti.
Hafif kalkık burnum, doğal kıvırcık saçlarım ama yapay kızıl saç rengim ve varla yok arası görünen çillerimle tam bir minyon kız havası veriyordum.
Elimi gitarıma sardım, yatağımın üzerine kurulup bacak bacak üzerine atıp, gitarımın ağırlığını sol bacağıma verdim ve sonunda notalarını ezbere bildiğim şarkıyı çalıp söylemeye başladım.
Bir süre sonra kapı tıktıklatıldığında kendi dünyamdan çıktım.
"Bu yine burada mı çürüyor anne?"
"Bıraksana, bir zararı yok bize bir şeyler vızıldayıp uyuyor. Hayatı bu onun, ne gelir elden."
Kapının kilidini çevirdim, elbette kilitlenmiştim.
Açmamı bekliyormuş gibi elime verdi kıyafeti. "Heh," dedi beni görünce ablam, sonra bakışı eyelinerımda durdu. "Çekememişsin. Bilmiyorsan yapma diyorum sana."
Hayır aptal, dün gece üşendiğim ve çıkartmadığım için öyle.
"Bunu giyeceksin, akşam beş gibi burada olurlar. Yemek tatlı derken saat yedide giderler, kendini ona göre ayarla. Anında ben odama gideceğim diye bir şey uydurursan kırarım o gitarı."
Cümlesinin bittiğini anladığım an, kapıyı üzerine kapattım.
Masanın üzerinde duran defterin kapağını açıp, sayısız cümlelerin altında bir yenisini daha ekledim.
Sevgili ablacığım, seninle evlenecek olan adama acıyorum!
Airpodslarımı takip yatağa uzandığımda kimseyi, hiçbir şeyi düşünmeden uykuya daldım.
°
"İnşallah dediğin gibidir de anne, yoksa rezil olacağız Erdem'lere."
Kapıyı kilitlemeli unutmuştum! Tuvalete gittiğimde evde kimse yoktu ve bu sevinçle kapıyı kilitlemeli unutmuştum.
"Ben sana ne dedim? Giyeceksin demedim mi?"
Üzerimden yorganı çekti.
"Bana baksana sen."
"Asıl sen bana bak be!" Dedim sesimi yükselterek. "Evlenmen falan umrumda değil, kiminle ne yapıyorsan yap ama bana dokunma. Özel alanıma bile girmen beni rahatsız ediyor, tanımadığım insanlarla konuşamam ben, hem de zorla!"
Özel alanım odamdı ve derhal buradan çıkmalıydı.
"Sana bir teklifim var."
Başımı sinirle kaldırdığımda özenle alınmış kaşlarını kaldırdı. "Sessizce çöplüğünde kalacak, sesini çıkartmayacaksın. Şimdilik senden bahsetmem olur biter, hem bu kadar arıza çıkartacağını bilseydim hiç istemezdim. İnsanlık yaramıyor sana."
Elimle onu savuşturduğunda yatağın üzerine attığı anahtarı alıp, kapıyı terkardan kilitledim.
Uyumama kaldığım yerden devam edebilirdim.
Neredeyse hiç hatırlamadığım ama bana hala kalbimin varlığını hissettiren rüyayı anımsamaya çalışırken karnımın gürültüsü odaya yayıldı.
Hiç düşünmeden kapıyı açtığımda alt katta olan mutfağa ses çıkartmadan gitmek için parmak uçlarımla iniyordum. Duvardaki saate baktım.
18. 35
Annemden kopan samimiyetsiz gülüşlerden ve saatten anladığım kadarıyla halâ gelen kişi gitmemişti. Ekstra çaba sarf ederek derin nefes alarak ilerliyordum.
Salon mutfaktan uzaktı ve alt tarafında kalıyordu, merdiveninse bitimi ortadaydı bu yüzden basamaklar bitince mutfağa koşarcasına girdim.
Lakin, hesaplamadığım bir şey vardı.
Bir şey değil, otuzlu yaşlarında bir adam vardı ve o beni görmüştü!
Tanıtım kısa olur, bilirsiniz.
Daddy issues yazmak bir süredir aklımda vardı dedim ki 'neden olmasın?' ve hop, buradayız.
Umarım güzel bir yolculuk olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIĞLIK VE SAĞANAK| Daddy İssues +18
ChickLitDaddy issues kitabıdır. Kitabın bu başlık altında olması uyarı niteliğindedir! Sağanaktan kaçmanın tek yolu, bir yere ya da birine sığınmaktır.