Efrah çalan zil için ayağa kalktığında bende dizimi izlemeye devam ediyordum.
"Ahmet sen bizi bekle burda, bir saate çıkarız evden."
Kafamı arkaya çevirdiğimde benden hatta Efrah'tan bile yaşlı olan adamı görmüştüm. Saçında hafif beyazlıklar vardı ve takım elbiseliydi.
"Tabii efendim."
Kapının kapanma sesi geldiğinde ayağa kalktım. "O adam yaşlı."
"Evet?" dedi kıyafetleri yukarıya çıkartırken.
"Sence senden büyük birine bu şekilde seslenmek ne derece doğru?"
"Bak güzelim," dedi ortada duran altın rengi askılığa elbiseleri astıktan sonra. "İnsanlar bazen birilerinin üzerine otorite sağlamak isterler, otorite ciddilik ister ve ben Ahmet Bey'e abi desem aramızda laubali bir samimiyet olur," dedi gözünü kırparak.
"Yine de hoş durmuyor. Bence sen fazla kuralcısın."
Elini belime atıp, aramızdaki farkı kapattığında, "Çok konuşma," dedi. Yanağıma bir öpücük kondurdu. Ona bakarken boynumun neredeyse tutulduğunu o da anlamış olacak ki beni belimden destekleyerek hafifçe kaldırdı, refleksle dizimi kırdım.
"Bugün kimin kızı olduğunu göstermeye ne dersin?"
"Ben sizi tanımıyorum bir kere beyefendi," dedim şehvet dolu bir sesle. Boynuna sıkıca sarıldım.
"O gün benim hasta olduğumu söylemişler sana." Dedim gözlerine bakarak. "Bilmiyorlardı ki ben bebeğimle çoktan tanışmıştım," dedi beni tamamlayarak.
"Sen bu gece annemi tanıyacaksın," dedim dolu gözlerimle. "Bana bakışlarını, davranışlarını..."
"Evet," dedi saçlarımda elleri gezerken. "Bugün seninle ilk defa tanışacağız bebeğim." Kulağıma fısıldıyordu, nefesi boynuma ılık ılık akıyordu. Dişlerini sıktı.
Beni bir tur etrafında döndürdü. Kahkaha attım dolu dolu. Beni öptü, ona daha sıkı sarıldım, alt dudağımı ses çıkacak kadar dudakları arasına hapsedip öptükten sonra üst dudağıma geçti ve bir süre sonra dilini dudaklarımda hissettiğimde elimi penisine attım. Avcumda onu hissederken, sıcaklığıyla yanıyordum.
Dilini kabul ettiğim an beni yatağa yatırdı, "Güzelliğim."
Küloduma baskı yapan sertliğini hissettiğimde nefes alış verişlerim arttı, Efrah yeni anlamış gibi beni kendinden hafifçe çekse de altımdaki taytı çıkartmak için gözlerime kararlılıkla baktı.
Çenem titriyorken anın getirisiyle elimi sıktım.
Taytımı çıkarttıktan yataktan kalktı ve askıdan elbiseyi aldığında gece mavisi, mini boy elbise olduğunu gördüm.
"Kızıl saçına ve beyaz tenine çok yakışacağını düşündüm."
Yanıma geldiğinde amacının aslında elbiseyi bana giydirmek olduğunu anladığımda çok utanmıştım. İşaret parmağıyla başımı kaldırdı.
Gülmesini bekliyordum ama aksineydi. ciddi tanrı varlığını koruyordu.
"Benden utanma."
Üzerimdeki kazağı da çıkarttıktan sonra ayağa kalktım ve elbise üzerime tamamen oturduğunda beni aynasının önüne çekti. Hafif sendelesem de kendimi aynadan gördüğümde ağzım açık kalmıştı.
Gerçekten de güzel olmuştum.
Belime sarılıp boynumdan öptüğünde mutluluktan gözyaşlarım aktı bir bir.
Ben yatağa oturup onu izlemeye başladığımda bana döndü.
"Özge'den makyaj malzemesi temin etmesini de istemiştim, sonradan getirmiş olmalı Ahmet," takım elbisesini giymeye başladığında arkamı döndüm.
Onun kadar cüretkâr değildim.
"Alışık olmayınca," dedi ve duraksadı. Kahkaha sesi geldiğinde bende hafifçe güldüm.
Popoma şaplak attığında ona döndüm. "Acıdı pislik!"
Saçlarına hafif şekil verdiğinde saatini de taktı ve karşımdaki adama hayran dolu gözlerle bakmaya başladım.
Tek kelimeyle muhteşem olmuştu. Geniş omuzaları ortaya çıkmış, gömleğin darlığından kasları belirgin hale gelmişti.
Elini bana doğru uzattığında ayağa kalktım. Yerdeki duran siyah stilettoları aldığında onu nasıl görmediğimi düşünüyordum.
"Aşağıda son hazırlıklarını yaparız."
Koltuğun kopçasına oturduğunda masanın üzerindeki çantayı göstermişti bana.
"Ahmet abi nasıl girdi ki eve?"
"Yedek anahtarım onda, yıllardır çalışanımdır kendisi."
Efrah'ın para kaynağını acilen bulmam lazımdı.Bunu aklıma not ederken pahalı markalardan oluşan çantayı açıp bana göz kırpan kapatıcıyı elime aldım, ve fırçanın paketini bir dakika sonunda açtığımda elim ayağıma dolaşmış bir haldeydi.
Öyle ki onun beni izlediğini bilmek, beni burada bayıltabilirdi bile.
Hafifçe fırçaya al aldığım kapatıcıyı göz altlarıma dağıtımda çillerimi de kapatacaktım ki Efrah'ın dedi beni böldü.
"Onlar kalsın." Ağzımı açacaktım ki, "lütfen," dedi.
Kafamı hafif eğip işime devam ettim. Aynadan onu görüyor, arada göz göze geliyorduk. Yanaklarıma pembe tonlarındaki allığı sürdüğümde kirpiklerimi kıvırıp rimeli de sürmüştüm.
Nude tonlarındaki rujun kapağını açtığımda, "sürersen dağıtırım," dedi.
"Dağıtırsan gelmem," dedim ben de kaşlarımı kaldırarak kararlılıkla.
Sesini çıkarmadığında ruju da sürüp masaya dağılmış olan malzemeleri çantaya koydum. Ayakkabılarımı geçirmek için koltuğa oturduğumda Efrah eline aldı ve her iki ayak bileğimden öpüp ikisini de giydirdi.
Boynuna sarılıp derin bir nefes aldım. "Çok heyecanlıyım, seninle tanışmak çok güzel olacak."
"Ben de bebeğim," elini bana uzattığında elimi avcuna teslim ettim ve tekrar tekrarladı. "Ben de."
Beni kolunun altına alıp kapıyı açtığında şiddetli yağmur yağıyordu.
Hatta sağanağın habercisiydi.
"Sağanak başlıyor."
"Efendim, hızlı olmanız lazım, şimşek çakabilir."
Beni kucağına aldığında yüzüme inen yağmur taneleriyle çok daha özgür ve mutlu hissediyordum.
Sağanak başlamıştı.
O gün, tanışacağımız gecenin öncesinde sağanak başlamıştı, nerden bilebilirdim ki sığınak olacağını.
Oy vermeyin unutmayın.
Öpüldünüz. 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIĞLIK VE SAĞANAK| Daddy İssues +18
ChickLitDaddy issues kitabıdır. Kitabın bu başlık altında olması uyarı niteliğindedir! Sağanaktan kaçmanın tek yolu, bir yere ya da birine sığınmaktır.