Woo, Rihanna. 🎼
Oy vermeyi unutmayın.Ellerimi mutfağın ortasında olan ve kapıya bir hayli yakın olan masaya yasladım. Derin bir nefes aldım.
Boğazlı siyah bir kazağı vardı gömleği yerine. Ceketi omuzlarına tam oturmuştu, pantolonuysa gayet hoş duruyordu. Kürdan erkeklerden değildi, yarma gibi de değildi. Siyah gözleri vardı, hiç sakalı yoktu. Alnına düşmüş birkaç saç, gözlerindeki yoğun bakışlarına keskinlik katıyordu.
Bu nefes, altımdaki hareketlilik içindi. Hemen etkilenmiş olamazdım, hayır. Vücudum yoğun bir elektriğe kapılmış gibiydi. Derin bir nefes aldım.
"Kimsin?" Dedim.
Soruyu sorma gözlerinde alay duygusu belirdi.
"Yerinde olsam bana bu soruyu sormazdım."
"Bende senin yerinde olsam yeni gördüğüm bir kıza bu şekilde uyarmazdım."
Boynunu yana yatırarak güldüğünde bakışlarım ondan koptu.
"Yoksa tıpkı senin gibi mi bakmalıydım uyarmak yerine?" Dilini bir tur dudaklarında döndürdü. Gözlerini kıstı. "Karşımdakini yiyecekmiş gibi."
"Ne diyorsun sen be?" Çıkardığım ses fazla olacak ki işaret parmağını dudağıma bastırdı. Gözlerim kapıyı yokladı, onun yüzünden anneme ve ablama yakalanacaktım.
"Ablanın sevgilisine de böyle bakmazsın umarım. Yoksa senin bakışların mı böyle?"
Bağıracağımı anlamış gibi elini hayava kaldırdı.
"İnan bana kardeşimin yanına gidip, onun sikik yalanlarını dinlemek istemem. Bu yüzden sus."
"O senin kardeşin mi? Yani ablamla evlenecek olan." Fısıldamaya başlamıştım.
"Ablanla evlenecek olan benim kardeşim, evet." Yine beni alaya aldığını hissettiğimde sorunun bende olup olmadığını sorguladım, gayet de düzgün konuşmuştum.
Tezgahın üzerindeki elmadan bir ısırık aldığında ciddi olup olmadığına baktım.
Buradan gitmek zorundaydım.
Sırtımı ona döndüğümde uzun parmaklarını omzumda hissettim.
İrkildim.
"Öylece çekip gidecek misin?"
"Ne yapmamı bekliyordun? Tanımadığım bir adamla konuşmaya devam etmeyi mi?"
"Tanımadığın bu adamı tanımaya ne dersin?" Sorularımın üzerine sürekli zıt sorular sorması sinirimi bozsa da takındığı tavrı tanıyordum.
Uzun bacakları ve dolayısıyla büyük adımlarıyla önüme geldiğinde başımı eğdim. "Tüh, ne yazık ki istemiyorum."
Saçlarım onun yüzünü yaladığında arkamı dönmemle elini bileğime hapsetti. Yüzünü yüzüme hizzaladı."Neden ailenin yanında değilsin, ablanla aranda ne var. Bize senden hiç bahsetmedi bile, garip değil mi sence de?"
Ablamla aramda ne vardı?
Ne vardı?
Var mıydı?
Baştan aşağı kendimi yalnız hissediyordum. Yalnız ve savunmasız ne annem ne de ablam beni sevmezdi, ben de onları.Bir resmin tümüne baktığınızda önce kusurları görmez büyüsüne kspılırsınız, karşımdaki adamın yaptığı da buydu. Detaylarla bizim abla kardeş ilişkimizi anlamıştı.
"Sen neden kardeşinin yanında değilsen ondan değilim."
Tam gidecektim ki kolumdan tekrar tuttu.
"Neden gerçekleri söylemiyorsun?" Yüzünü kulağımın hemen arkasına indirdi, her harfi tenime kazınıyordu adeta. "Savunmasız olmak, bu evde tek başına yaşamak korkunç olmalı..." Ondan uzaklaştım, aramıza bir adımlık mesafe girdiğinde rahat bir nefes aldım. "Beni sorguya çekmekten vazgeç, ben senin bir şeyin değilim. Nasılsa biz onların bir şeyi değilsek," dedim kapıyı göstererek. "Olacak olan evlilikleri bizi de etkilemez."
Açtığım adımı kapattı. Göğsüm göğsüme çarpan dek dibime girdi. "Bak sen de söyledin, onların bir şeyi değiliz dedin."
Uzunca boyundan dolayı açan arayı kapatmak için yüzüme eğildi, saç tellerimin yüzüme geldiğini elinin saçıma gittiğinde anlamıştım. "Biz bu kalabalık dünyada yalnızız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIĞLIK VE SAĞANAK| Daddy İssues +18
ChickLitDaddy issues kitabıdır. Kitabın bu başlık altında olması uyarı niteliğindedir! Sağanaktan kaçmanın tek yolu, bir yere ya da birine sığınmaktır.