KISIM II - THALIA

104 18 5
                                    


TEMMUZ 2018

"Bir dakika... yani... eğer sen hocalarla konuşmasaydın, seni seçeceklerdi ve... Ben böyle bir şeyi hiç düşünmemiştim! O zamanlar babaannemin baskısı olduğunu elbette biliyordum, hatta sonuçlar açıklanmadan önce Egemen'in ve diğer hocaların konuşmalarına kulak misafiri olmuştum. Benim için işler hiç iyi görünmüyordu. Demek ki ondan sonra sen... ben hiç tahmin edemezdim!"

Helen'e geçen süre zarfında konuşmalarımızın gittiği yöne doğru birçok şey anlatmıştım, çoğu onu şaşırtmıştı ama en çok benim seçmelerin sonuçlarındaki adaleti sağlamam onu afallatmışa benziyordu.

"Nereden tahmin edebilirdin ki? Son ana kadar ben de yapacağımı düşünmüyordum ama... kazansam da mutlu olmayacağımı fark ettiğimde hiç değilse içim rahat olsun, okulunu okuduğum mesleğime karşı hareket etmeyeyim diye düşündüm. En azından ucundan kıyısından adaleti sağlayayım dedim. Yarışmada şarkı söylemenin umurumda olmadığını düşünüyordum ve hak etmediğimi bilerek istemediğim bir şeye sahip olmak hoşuma gitmedi. Ama sonra fark ettim ki... korkuyordum. Bu yüzden geri adım attım. Tabii ki de hak ettiğimi düşünmediğim bir yerde olmak istemezdim ama... başarısızlıktan bu kadar korkmasaydım belki de hiç bu toplara girmezdim. Cesaret edemedim. Kaybedeceğimi bilerek seninle yarışmak istemedim. Bu yüzden baştan bile isteye kendimi geri çektim."

Helen hâlâ şaşkındı ama kısa süre sonra bu hâlinin sebebini bana açıkladı.

"Eğer o seçmeleri kazanmasaydım, daha doğrusu sen müdahale edip kazanmama izin vermeseydin, ben muhtemelen bugün sahip olduğum kariyere sahip olmazdım. Bir daha sahneye çıkmaya cesaret etmem çok zor olabilirdi. Hatta belki de Yekta'yla yakınlaşamazdık bile veya aramızdaki ilişki çok daha farklı gelişirdi. O gün, seçmelerin sonuçları açıklandıktan sonra kutlamak için Burgazada'ya gitmediğimizi düşünüyorum da... Seçmeleri kazanamadığım durumda tek başıma, mutsuz bir şekilde Burgazada'ya gider, içime daha da kapanarak geri dönerdim. Pınar, o gün verdiğin tek bir kararın hayatlarımızı nasıl değiştirdiğinin farkında mısın?"

Gülümseyerek "Bir yolunu bulurdunuz ama en azından bir faydam olması sevindirici," dedim. "Benim için seçmeleri kazanmayı elimin tersiyle itmek pek de iyi sonuçlar doğurmadı."

Helen "Babaannem..." diye mırıldandı.

"Sadece o da değil. Annemden hiç bahsetmek istemiyorum. Dedin ya, içime kapanırdım diye... içine kapanan ben oldum ama bunu kimseye fark ettirmedim. Kendime inancımı kaybettim. Herkes bana arkasını dönmüş gibi hissettim. Tek başıma hiçbir şey başaramazmışım gibi hissettim. Belki de bu yaptığım şey benim için de dönüm noktası oldu. Gerçi... hiçbir şey yapmasaydım da aynı şey olurdu, yine kaybolurdum. O yüzden şimdi en azından sana ucundan kıyısından bir faydam dokunduğu için mutluyum."

"Üzgünüm," dedi. İçtendi sesi. "Yaşadıklarını hiç görmediğim, hiç fark edemediğim için... belki de her şeyi daha beter hâle getirdiğim için..."

Gülerek de olsa gerçeği itiraf ederek "O hareketi senin iyiliğini çok düşündüğüm için yapmadım, özür dilemene falan gerek yok," dedim. Sonra biraz daha ciddileşerek "Göremezdin. Görmene izin vermezdim. Ayrıca ben de seni görmedim, hatta hiç görmek istemedim." diye ekledim.

"O günleri düşününce çok tuhaf geliyor... aynı evde büyüyüp hiç iletişime geçemememiz. Birbirimizi sevemememiz demiyorum ama birbirinden nefret eden insanlar bile en azından biraz da olsa birbirlerini tanırlar. Biz birbirimizi tanıdığımızı sanmışız ama aslında hiçbir fikrimiz yokmuş."

"Ben çok uzun yıllarımı sen yokmuşsun gibi varsayarak geçirdim. Senin karakterinden öte varlığın benim sinirime dokunuyordu çünkü. Senin var olmaman gerekiyordu. Karşımda durup gözlerimin içine bakan kocaman bir kanıttın sen. Babamın diğer hayatının kanıtı... Yeterli olamadığımız için kaçmaya gereksinim duyduğu diğer hayatının... Sevdiği kadından olduğun için daha çok sevdiği kızıydın sen onun. O zamanlar böyle düşünüyordum. Seni gördükçe yok saymaya, unutmaya çalıştığım bütün bu düşünceler başıma üşüyordu. 'Yetersizsin, Pınar.' diye beni yiyorlardı. O kadar ki senin sevgin kimseyi yanında tutamıyor, derdim kendime. Ne babam, ne halam, ne de köpeklerim... kimse durmuyor yanımda."

Leto'nun Adası - Denizin Yuttuğu Ev IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin