Merhabalaaar! Ay ben 3. bölümleri çok severim, o yüzden bu bölümü de seviyorum. 3. bölümü yazana kadar çoğu şey kafamda oturmaz çünkü. 3. bölümü yazdıktan sonra da hikayenin artık nasıl gelişeceğinden daha çok emin olurum, daha rahat yazarım ve konu ilerlemeye başlar. Öncelikle, bölümde geçen flashbackler tam olarak Denizin Yuttuğu Ev - 5. Bölüm, Kedinin Kanatları'na tekabül ediyor. Helen'in bakışaçısından okuduğumuz olayları bu sefer de Pınar'dan dinleyeceğiz. Hani üşenmez de karşılaştırmak isterseniz diye belirtmek istedim. Benim için önceden yazdığım bir kısımı bir de Pınar'dan yazmak çok keyifli oldu, cümlelerin anlamları ve neden söylendikleri daha iyi oturdu sanki. Artık bundan sonra buna benzer sahneler olacak...
Bütün bunlar dışında, bölüm isminden de anlaşılacağı üzere bu bölümde "Venüs" diyoruz. Aşağıya görseller bıraktım. Venüs, Roma Mitolojisinde Aşk ve Güzellik Tanrıçasıdır; Yunan Mitolojisindeki Afrodit'in karşılığıdır yani... Kendisi, yetişkin olarak denizin ortasında deniz köpüğü şeklinde beliriverir. (Aslında, bütün tanrıların atası olarak bilinen Caelus/Uranüs'ün -gökyüzü- oğlu Kronos'un ona saldırısı sonucunda spermleri ortalığa saçılır ve denizle birleşince Venüs olur ama konumuz tam olarak bu değil.) Ama aynı zamanda, eski dönemde yapılan nü resim ve heykellerin genel adı da Venüs'tür. Bir kadını nü resmedebilmek için onu Venüs adının altına gizlemek gerekir çünkü nü olabilecek tek kadın aynı zamanda cinselliğin de tanrıçası olan Venüs'tür. Ama nü dediğimizde bahsettiğimiz çıplaklık küçük düşüren bir çıplaklık değil, nünün (yani "nude") terim olarak daha soylu bir anlamı var. O dönemde, antik zamanda ve sonrasında Rönesans ve neredeyse modern sanata gelene dek sıradan bir kadını "nü" olarak sanatta gösteremezsiniz. Belli bir kimse olması gerekir. Ve bu nüler genel olarak evlilik zamanında kadının evleneceği adam tarafından ressamlara veya heykeltıraşlara sipariş edilir. Bu eserleri ise genellikle kadının kocasından başka kimse göremez. Yani... göremezdi. Şimdi herkes görüyor.
Çok uzattım, amacım sanatta klasik mitoloji dersi vermek değildi. O yüzden hemen ilerliyorum. Yukarıya eklediğim şarkı bölümün sonunda geçiyor. Bu bölüm Venüs zehirlenmesi yaşıyoruz, evet.
Bölümde bahsi geçen heykeller:
Venus 'de Medici (M.Ö. 1. yüzyıl), Uffizi Gallery, Floransa, İtalya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leto'nun Adası - Denizin Yuttuğu Ev III
General FictionO anda Pınar Feridun öldü. Ölmek zorundaydı. Pınar böyle yaşayamazdı. 'Pınar öldü ama merak etme, tekrar doğacaksın.' dedi babaannem. Kağıt üstünde ölüydüm. Ama bedenim ve ruhum canlıydı. Yaşadığımın farkına ise ancak onunla tanıştıktan sonra var...