Merhabalar! Yine uzun bir aradan sonra bu sefer oldukça uzun -ve şeker gibi :)- bir bölümle geri döndüm! Kulaklıklarınızı hazır edin çünkü bölümde üç tane şarkı var, çevirileri de bölüm sonunda mevcut. Onun haricinde, kısım başlarında italikle belirtilmiş alıntılar Robert Louis Stevenson'ın Dr. Jekyll ve Mr. Hyde adlı öyküsünden yaptığım alıntılar. Yukarıdaki resim ise Kremena Chipilova'ya ait Her Shadows Caress Me (2022). (ÇOK GÜZEL DEĞİL Mİ???) Fazla uzatmadan... iyi okumalar ^^
"Jekyll yoksunluğunun ateşinde kavrulurken Hyde neler kaybettiğinin farkında bile olmayacaktı."
NİSAN 2006
Üniversiteler arası düzenlenen şarkı yarışmasında giyeceğim elbise hazırlanmıştı. Rukiye Hoca ise kostümlerimiz hazır olur olmaz Yekta'yla benden derslerimiz bittikten sonra sahnede kostümlü prova almamızı rica etmişti. Her ne kadar kostümler dediysem de bir tek benim özel bir elbisem vardı. Yekta kendisi için siyah bir kot ve siyah bir tişört tercih etmişti. Şarkısı için bunun yeterli olacağını düşünmüştü. Benim kostümüm ise şarkımı tamamlıyordu. Dizlerimin altında biten, boyundan bağlamalı, uçuş uçuş parlak pembe bir elbise... Saçlarımı da kalıp şeklinde kıvırcık yaptığımda eski Hollywood yıldızlarına benzeyecektim. En azından Rukiye Hoca'yla -ve tabii annemle- planımız bu yöndeydi.
Üniversitenin konservatuvarının sahnesinde Rukiye Hoca'yı beklerken boş boş durmayayım ve kendi kendime şarkımı çalışayım dedim. Çünkü sıkılmıştım. Çünkü Yekta'nın sohbetine doyum olmuyordu. Sahneye çıktım ve müziği açmadan çıplak sesimle söyleyerek şarkımı çalışmaya başladım.
"Some boys kiss me
Some boys hug me
I think they're okay
If they don't give me proper credit
I just walk away"*
Yekta ağzının içine doğru bir şeyler mırıldandı. Salonda bizden başka kimse yoktu ama üzerime alınmadım. Kendi kendine konuşuyor olması bile benimle konuşuyor olmasından daha muhtemeldi! O yüzden şarkıma devam ettim.
"They can beg and they can plead
But they can't see the light (that's right)
'Cause the boy with the cold hard cash
Is always Mister Right"
Beklemediğim şekilde şarkım yine Yekta tarafından bölünmüştü. İlginç, bu sefer sesini yükseltmeye karar vermişti ve kendiyle değil, benimle konuşuyordu. Şaşkınlıktan ne dediğini idrak edemedim ve "Anlamadım?" dedim sorarcasına.
"Diyorum ki... bence bu şarkıyı söylememelisin."
Yekta benimle çok zorunda olmadığı zamanlar haricinde pek iletişime geçmeye çalışmazdı. Gerçi bu etrafımdaki çoğu kişinin bana karşı takındığı olağan bir tutumdu ama Yekta genellikle beni görmezden gelebildiği kadar geliyordu. Bu konuda oldukça başarılıydı üstelik! O yüzden böyle bir şeyi söylemiş olması beni şaşırtmıştı.
"Yarışmaya çok az kaldı. Şarkımı değiştiremem."
"Değiştirebilirsin, o kadar da geç değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leto'nun Adası - Denizin Yuttuğu Ev III
General FictionO anda Pınar Feridun öldü. Ölmek zorundaydı. Pınar böyle yaşayamazdı. 'Pınar öldü ama merak etme, tekrar doğacaksın.' dedi babaannem. Kağıt üstünde ölüydüm. Ama bedenim ve ruhum canlıydı. Yaşadığımın farkına ise ancak onunla tanıştıktan sonra var...