Denizin Yuttuğu Ev'i okumayanlar veya aradan zaman geçip unutanlar için genel olarak olanları özetledim. DYE'yi okumayı henüz bitirmediyseniz veya okumak istiyorsanız ağır spoiler içeren bir kısım, gözlerinizi kapatın ^^
Feridun Ailesi, ülkenin önde gelen varlıklı ailelerinden biridir. Sahip oldukları şirket madencilik üzerine kuruludur. Feridun Holding altın çağını Kudret-Ferdi Feridun'un onu tekrar şahlandırmasıyla yaşar. Kudret Feridun, şirkette eşinden daha çok söz sahibidir ve ailenin en dominant üyesi odur. Zorlu yollardan geçip aşık olarak evlenen Kudret'le Ferdi'nin iki çocuğu vardır: Sıla ve Haldun. İdeal ve mutlu bir aile gibi görünen Feridunlar Ferdi'nin dedesine ait tarihi yalıda yaşarlar. Sahiden de uzun bir süre mutludurlar ancak birbirlerine delicesine aşık Kudret'le Ferdi'nin geçmişinde bir ihanet yatmaktadır. Kudret bu ihanetin bedelini ödediği düşüncesini aşamaz. Bu mutlu aile sırasıyla felaketlerle sınanır.
Ablasıyla arasında birkaç yaş olan Haldun oldukça şımarık ve hovardadır. Ailenin başına türlü belalar açar. Genç yaşlarında Haldun'un kız arkadaşı Beliz hamile kalınca evlenirler. Ancak Haldun evlenince de asla durulmaz. Aksine kendini kapana kısılmış gibi hisseder, çırpındıkça çırpınır çünkü Beliz'le aralarındaki ilişki aşka dayanmaz. Haldun sürekli kaçmaya çalışır. Bir Bodrum tatilinde yakın olan Yunan Adası Kos'u ziyaret eder. Kaderin cilvesi olarak Haldun hayatının aşkını Kos'ta bulur: Anna. Birbirlerine kapılıp giderler. Ama Haldun, aynı hatayı iki kez tekrar edebilecek bir adamdır. Böylece sadece birkaç ay arayla iki kız çocuğu dünyaya gelir: Beliz'den Pınar, Anna'dan Helen...
Haldun'un karmaşık ilişki hayatı Feridunların başına gelen tek felaket değildir. Torunları sekiz yaşına bastığında dedeleri Ferdi beklenmedik bir kalp kriziyle hayatını kaybeder. Kudret, büyük aşkı Ferdi'nin ölümünden sonra kendini çok zor toparlar ama ailesi için ayakta kalmak zorundadır.
Bir diğer darbe ise Sıla'dan gelir. Babasının ölümünün birkaç yıl ardından, sevgilisi Ege'yi maden kazasında kaybettikten sonra depresyona giren Sıla, ailesinin geçmişiyle ilgili bazı bilgilere ulaşır. Ondan saklananlar ona ağır gelir. Bir yanlış anlaşılma üzerine babasının Ferdi değil bir başkası olduğunu ve bunun ondan gizlendiğini sanır. Zaten ruh hâli iyi olmayan, evden dışarı adımını atmayan Sıla annesiyle konuşmadan intihar eder. Sıla'nın ölümü aile için bir dönüm noktası olur. Kudret bambaşka bir kadına dönüşür, kalbi buz keser. Haldun mutsuz evliliğinin içinde hayata küser, sadece işiyle ilgilenen bir adam olur.
İşte Pınar ve Helen böyle bir evde büyürler. Araları ilk günden beri iyi olmaz. Hiç yakınlaşamazlar, aksine her geçen gün birbirinden zıt kutuplara çekilirler. Aralarında uzun bir süre soğuk savaş sürer ancak ikisi de üniversitenin son yılına gelince bu savaş giderek ısınıdır. Fitili ateşleyen ise Yekta'dır.
Yekta evin bahçıvanıdır ama Kudret Feridun için çok daha fazlasını ifade eder. Yekta, Kudret'in rahmetli olan en yakın arkadaşının oğludur. Doğduğu anda annesiz kalan Yekta'ya kendince sahip çıkmaya çalışır. Kudret'in en yakın arkadaşı ise kocası Ferdi'nin eski nişanlısından başka biri değildir. Kudret'in ona ve oğluna bir gönül borcu vardır. Bu sebeple birbirlerine yakın olduklarını düşündüğü Yekta ve Pınar'ı evlendirmek ister, böylece Yekta'yı resmi olarak da aileye alabilecek ve geleceğini garantileyecektir. Ancak planları Helen ve Yekta birbirine aşık olunca bozulur. Kız kardeşlerin aralarındaki ipler tamamen kopar ve Pınar yalıdan iyice uzaklaşır. Onu uçurumun kenarına sürükleyen olaylar zinciri Sami Arslan'la tanışmasıyla başlar.
Sami Arslan, ünlü iş insanı Aslan Arslan'ın torunudur. Hiç kimsenin bilmediği gerçek ise aslında Kudret Feridun'la akraba olduğudur. Aslan, Kudret'in babasının başka bir kadından olma oğludur. Dışlanmışlığın verdiği hırsla Kudret'in sahip olduklarına kinlenmiş ve ömrünü intikam peşinde geçirmiştir. En son çaresi ise Kudret'i en değerli hazinesiyle, yani ailesiyle, vurmaktır. Pınar'ı seçer ve torununu onun peşine takar. Bu birliktelik sayesinde hak ettiğini düşündüğü mirastan pay sahibi olacak, istediklerini elde edecek ve Kudret'ten intikam almış olacaktır. İşler kimsenin düşündüğü şekilde gitmez.
Pınar hamile kaldığında Aslan ve Sami evlilik amaçlarına yaklaşmış olmanın tadını çıkarırlar. Ancak Pınar ona oynayıp duran Sami'nin gerçek yüzünü görmüştür ve ondan uzaklaşmaya çalışır. Sami ise günden güne daha da kendini göstermekte ve çirkinleşmektedir. Bir gün Pınar'ı alıkoyar ve uçurum kenarında bir arbede yaşanır. Pınar kendini korumak için Sami'nin ölümüne sebep olur. Babaannesiyle kanıtları yok ettikten sonra Pınar kağıt üstünde ölür ve Leyla olur. Kudret, hiç hoşlanmadığı Anna'dan, yani Helen'in annesinden, yardım istemek zorunda kalır. Beraberce Pınar'ı Yunanistan'a kaçırırlar. Anna Pınar'ı, artık Leyla olmuş Pınar'ı, yıllar önce ölen kimsesiz amcasının kızı olarak gösterir. O artık Pınar Feridun değil, Leyla Theodoraki'dir.
Pınar'ın ani ölümü yalıdakilerin hayatını da etkiler. Onun gerçekten ölmediğini Kudret, Beliz, Haldun ve Anna'dan başka kimse bilmiyordur. Helen ve Yekta'nın yolları bu ölümün de etkisiyle ayrılır. Ancak aradan yedi yıl geçtikten sonra birbirlerine kavuşmayı başarırlar. Ama torununun ve Pınar'ın ölümü Aslan'ı durdurmaz çünkü Pınar'ın öldüğüne inanmaz. İntikam ateşi daha da alevlenir. Feridun Ailesi'nin üzerine karabasan gibi çökmeye devam eder ve Kudret Feridun'u çaresiz bırakıncaya kadar üzerlerine gider. Kudret, başka şansı kalmayınca ailesini kurtarmak için kendini feda eder. Hikayenin Kabil'i olur ve sonra da son bir kez kızıyla kucaklaşmak için aynı uçurumun yolunu tutar...
Denizin Yuttuğu Ev, bütün bu olayları Helen'in ağzından detaylıca anlatıyor. Ancak bulmacada tek bir eksik, tek bir bulanık kısım var: Pınar gerçekten kim? Ve ona ne oldu? İşte Leto'nun Adası'nda onun hikayesini onun ağzından dinleyeceğiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leto'nun Adası - Denizin Yuttuğu Ev III
Fiction généraleO anda Pınar Feridun öldü. Ölmek zorundaydı. Pınar böyle yaşayamazdı. 'Pınar öldü ama merak etme, tekrar doğacaksın.' dedi babaannem. Kağıt üstünde ölüydüm. Ama bedenim ve ruhum canlıydı. Yaşadığımın farkına ise ancak onunla tanıştıktan sonra var...