Geçit kapanıp tuğlalı duvara dönüştü. Duvarı yumruklamaya başladım.
"ANNE!."
"ANNE BENİ DUYUYOR MUSUN?"
Neler olduğunu anlamıyordum. Kafamı duvara koyup bunların bir rüya olmasını diledim. Belki de rüyaydı.
Hemen kolumu cimcikledim. Acı vardı. Bu şey tamamen gerçekti. Arkamdan bir sürü hırıltılı ve ince ses duydum.
"Bu o mu."
"O gelmiş."
"Fazla yaklaşmayın."
Yavaşça arkamı döndüm. Arkamda düzinelerce küçük yeşil şeyler vardı.
"S-siz goblinsiniz."
Kekeleyerek tekrar konuştum.
"B-bu. Bu gerçek olamaz."
Onlara doğru bir adım attım. Korkuyla geri kaçtılar. Bu kesinlikle gerçek değildi. Goblinleri filmlerde görüyordum, tamamen bir hayal ürünü olduklarını biliyordum. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp bir adım daha attım. Bu sefer çığlıklarla kaçmaya başladılar. Dümdüz zifiri karanlık yosunlu koridorun sonunda kayboldular.
Korkuyordum. Nereye gideceğimi ne yapıcağımı ve nerde olduğumu bilmiyordum.
Elimi açıp sıkıca tuttuğum kolyeye baktım. Zorla tuttuğum gözyaşlarım artık kendilerini serbest bırakıp akmaya başladılar. Gözlerimi sıkıca kapatıp uyanmayı istedim.
Gözüme gelen ışıkla gözlerimi açtım. Kolye parıl parıl parlıyordu. Kolyeden çıkan küçük mavi ışık süzmesi biraz ilerleyip yolu aydınlattı. Yosunlu koridorda yavaşça adım atmaya başladım. Ben ilerledikçe ateş böceğini andıran ışık bana yolu gösteriyordu. Birkaç adımdan sonra dümdüz tuğlalı bir duvarın önüne geldim.
Işık tekrar kolyeye geri döndü. Annemin sözleri tekrar kulağımda çınladı.
'Kolye sana yolu gösterecek diana.'
Avucumu açıp mavi taşlı yanlarında kanat olan kolyeye tekrar baktım. Yavaşça kolyeyi alıp ön tarafını duvara doğru uzattım. İşe yaramıştı, tuğlalar yana doğru açılıyor ve açılan yerden bembeyaz ışık geliyordu. Tuğlalar tamamen açıldığında karşımdaki manzara donup kalmamı sağladı.
Gökyüzündeydim.
Bulutların üstünde kanatları olan insanımsı varlıklar oturuyorlardı. İleriye doğru bir adım attım, herkes korkmuş gözlerle bana baktı ve bulutlar hızlı bir şekilde gitmeye başladı.
"Kayıp mı oldun küçük kız?"
Duyduğum tanıdık sesle sağ tarafıma doğru döndüm.
Maria?
Gözlüklerini havalı bir şekilde çıkarttı. Donup kalmıştım. Bir sürü şey sormak istiyordum ama ağzım resmen mühürlenmişti. Bana yandan bir gülüş attı.
"Şimdi bir garip oldu tabi. Baştan alalım."
Öksürüp sesini tazeledi ve arsızca tekrar konuştu.
"Merhaba tanrıçam ben Maria sizin ruh rehberinizim."
Anlamsız gözlerle Maria'nın suratına bakıyordum. Söylediklerinden zerre bir şey anlamıyordum.
"Daha açıklayıcı anlatayım o zaman. 6 sene önce Zeus tarafından ruh rehberiniz yapıldım. Elena ile görüşüp sizin ruh rehberiniz olduğumu ve artık devamlı yanınızda olmam gerektiğini söyledim. Oda tabiki memnuniyetle kabul etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrıça-Gerçekler (TAMAMLANDI)
Fantasy"Tanrıça" üçlemesi birinci kitap. Mitolojik yaratıkların ve tanrıların olduğu bir boyut.. Bu boyut sadece Tanrıçalar da bulunan anahtar ile açılır ve ayna yoluyla seyahat edilebilmektedir. Fakat boyutta Diana'yı bekleyen şeyler oldukça karmaşıktır...