33.Bölüm

2K 116 2
                                    

Ares'in neden bilmek istemezsin dediğini şimdi anlamıştım. Zeus buranın sorumlusuydu ve onunla daha önce hiç çalışmadığım için biraz gergindim. Yanına yaklaştığımda her zamankinden daha farklıydı.

"Burada Zeus yok Diana. Burada hocan var, ne dersem o. Karşı gelmek yok."

Kafamla onu onayladığımda elime büyük bir kılıç tutuşturdu.

"Savaşmayı öğrenmen gerekmiyor, zaten tehlike anında vücudun otomatik olarak savaşacak. Biz sadece içinde ki savaşçı ruhu ortaya çıkarıp pratik yapacağız."

Titrek elimle kılıcı kaldırdığımda üstündeki yazıyı görmem ile birlikte gözlerim parlamıştı.

"Diana."

Yazıyı dışımdan okuduğumu duyan Zeus keyifle konuştu.

"Evet. Bu senin kılıcın, şu an normal ve sade bir kılıç olarak gözüküyor. Ama onunla bir kez savaştığında nasıl olduğunu göreceksin."

Zeus yoldan çekildiğinde karşımda iki muhafız belirdi.

"Acımak yok Diana. Çünkü onlar da sana acımayacak."

Etrafımda kimse kalmamıştı. Ares ve Zeus ilerden keyifle beni izliyorlardı.

"Ama ben hiç bir şey bilm-."

Cümlemi bitiremeden muhafızın biri kılıcını savurduğunda geriye doğru takla attım. Bunu nasıl yapabildiğimi bilmiyordum. Ufak çaplı bir şok geçirdikten sonra diğer muhafız da kılıcını savurduğunda kendi kılıcım ile kalkan yaptım. Kılıçlarımız çapraz şekilde duruyordu. Hızlı bir şekilde kılıcımı ittirdiğimde muhafız geriye savruldu.

Diğer muhafızın darbesiyle kılıcım yere düşmüştü. Şimdi ne yapacaktım.?

Korkuyla açılan gözlerimle beraber geri geri gitmeye başladım. Arkadan Zeus'un sesi duyuldu.

"Adil bir savaş olsun."

Muhafızlar ellerindeki kılıçları bir kenara fırlattı. Üstüme doğru koştuklarında istemsiz bir şekilde ikisinin de yakasından tutup geriye fırlattım. Çok güçlü hissediyordum ve nasıl oluyordu hiç bir fikrim yoktu. Gelen özgüvenin verdiği zevkle ukala bir şekilde konuştum.

"Bakın çocuklar canınızı yakmak istemiyor-."

Cümlemi bitiremeden muhafız arkamdan saldırıp koluyla boynumu sıkıştırmıştı. Biraz debelendikten sonra bir işe yaramayacağını anladım ve muhafızın koluna asılıp ters takla attım. Yere düştüğünde kolunu bacağımın arasına sıkıştırıp döndürdüm. Çıkan kemik sesiyle irkilmem ve şok geçirmem ani olmuştu. Az önce birinin kolunu kırmıştım. Zeus donup kaldığımı görünce ileriden bana seslendi.

"Muhafızlar bir kaç saniye içinde iyileşir Diana. Onlar ölümsüzdür.!"

Zeus'a odaklandığım anda diğer muhafız boğazımdan sıkıca tutup beni yere fırlattı. Öksürerek kalkıp kılıcıma koştum fakat diğer muhafız da kollarımı arkada birleştirdiğinde yapacak bir şeyim kalmamıştı. Bana doğru öfkeyle koşan muhafıza korkmuş gözlerle bakıyordum. Bir kaç adımı kaldığında istemsizce adamın vücudundan tırmanıp ters döndüm ve ikiside yere düştü. Hızlı bir şekilde kılıcımı alıp muhafızın kalbine sapladım. Kan akıyordu, gözüm dönmüş gibiydi. Diğer muhafıza doğru öfkeyle koşup yaklaştığımda zıpladım ve onun da kalbine kılıcımı sapladım. İkisi de yerde kıvranmaya başlamıştı. Zeus bağırarak konuştu.

"Şimdi kendi kılıcın ile avucunu kes Diana. Kanın yere aktığında savaş bitmiş olacak."

Dediğini yapıp kılıç ile avucumu kestiğimde kanım ağır çekim şeklinde yere düştü. Muhafızlar yerlerinden kalkıp başıyla beni selamladılar. Dökülen kanım geri avucumun içine döndü ve yara kapandı. Ares'e baktığımda keyifle kılıcımı gösteriyordu.

Tanrıça-Gerçekler (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin