8. BÖLÜM

50 3 2
                                    

Korku ve heyecan bütün bedenimi ele geçirmiş, hislerimi kaybettirmişti. Kanadı kırılmış kuş gibi çaresizdim. Uçmaya çalıştıkça olduğum yerde çırpınıyordum sürekli. 

Korkum zihnimi ele geçirmiş bundan sonra neler olacağını düşünüyordu. Kalbimse heyecandan yerinden çıkacaktı. Neydi beni bu denli heyecanlandıran? Yeniden görecek olmam mı yoksa meftunu olduğum kahvelerine kavuşacak olmam mı? Yeniden ona dokunmak, gözlerinin içine bakmak... nasıl yapacaktım? O nasıl yüzüme bakacaktı? Eski Beria'dan hiçbir şey bırakmamıştı ki.

Kendime bir söz vermiştim. Ne olursa olsun asla kendimden taviz vermeyecektim.  Bütün olumsuzluklara rağmen ayakta kalacaktım çünkü kendimden başka kimsem yoktu. Bana sadece ben yardım edebilirdim.

Düşüncelerim zehirli bir ok gibi içimi kemiriyordu. Begüm'e baktığımda onunda benden farksız olmaması beni daha da korkutmaktan başka bir işe yaramıyordu. İsterse beni şimdi alabileceğini bildiği için sesini çıkarmadığı belliydi. Odadaki ölüm sessizliğine daha fazla katlanamadığımdan konuşmaya karar verdim. Susmak hiçbir zaman çözüm olmamıştı çünkü.

" Ne düşünüyorsun?"

Gözlerini bana çevirdiğinde ağlamamak için kendini sıktığı kızarmış gözlerinden belli oluyordu.

" Hi- hiçbir şey. Sen?"

" Birçok şey."

" Beria..."

Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Ne denebilirdi ki zaten. Teselli cümlelerine ihtiyacım yoktu.

" Bir şey demene gerek yok. Ne desende boş zaten.  Yanımda olduğunu bilmek bana yeter."

" Seni ona vermem Beria merak etme. Canım pahasına da olsa izin vermem."

Buruk bir gülümsemeyle karşılık vermekle yetindim. Kendimizi kandırdığımızın farkındaydık çünkü. Oda söylediği şeyin imkansız olduğunu biliyordu o yüzden önüne döndü. Gerçekçi olmalıydık.

" Kendimizi kandırmayalım Begüm. İkimizde yapabileceğini biliyoruz. Yapabileceğim tek şey kendimi hazırlamak artık."

" Saçmalamayı kes Beria. Ona teslim olman demek kabul etmen demek. Olmaz ben buna göz göre göre müsaade etmem. Koruma ayarlayalım sana. Okula giderken gelirken her zaman yanında olurlar. Hatta arabayla sen gitme okula. Ben Atlasla konuşurum oda ayarlar birilerini."

" Yanımda adamlarla gezemem ben. Ne zaman ne olacağını bilmiyoruz. O güne belki  aylar belki yıllar var."

" Böylece gelmesini mi bekleyeceğiz. Aptallık resmen."

" Korumayla gezmem ondan korktuğumu gösterir. Beni takip ettirdiği ya da ettiği aşikar. Korktuğumu düşünüp keyiflenecek ve daha çok üstüme gelecek o yüzden olmaz."

" Ama böyle hiç olmaz Beria. Yanında olmasalar bile etrafında fark edilmeden bulunsunlar."

" Düşüneceğim Begüm. Kafamı toplamam lazım sadece."

" Haklısın özür dilerim. Ben gideyim ya da burada kalayım ne olur ne olmaz."

" Yalnız kalmak istiyorum git sen."

" Peki."

Bana sımsıkı sarılıp yine her şeyin düzeleceğini söyledikten sonra çıktı. Hayatım düzelmemek üzere dağılacaktı biliyordum. 

Deniz yıldızı... hala onun deniz yıldızıydım demek ki. Dudaklarımda oluşan buruk gülümsemeye mani olamıyordum. Onu sevmiyordum. Aşk yoktu ama tarif edemediğim duygular vardı içimde.  Hissettiklerimi tarif edememek çok daha kötüydü.  Hislerimi kulak ardı edip odama çıktım. Bugünün sadece uzun süren bir kabus olmasını dileyip kendimi yatağa attım. Gözlerim günün yorgunluğuna dayanamayıp kapanmak üzereyken dudaklarımdan dökülen kelimeler bundan sonra yapacağım tek şeydi.

BERİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin