Her şeyin üst üste geldiği bu dönemde delirmemek için savaş veriyordum. Her seferinde yine yerle bir oluyordu bütün hislerim.
Yanımdaki adam hiçbir şey olmamış gibi oturuyordu. Sinirden içim yansa da kendimi tutmak için direniyordum.
"Yüzün niye asık?"
"Eski nişanlın karşımıza dikilip bir sürü şey söylemişti ya ondandır belki."
"Beria, her şeyi bilmene rağmen bu kadar sıkıntı yaratmana katlanamıyorum."
Son söylediği söz kalbime bıçak gibi saplanmıştı. Mercan'ın kapıda söyledikleri, telefon konuşması ve bu söz her şeyin tuzu biberi olmuştu.
"Ben de katlanamıyorum senin bu rahat tavırlarına. Mercan'ı görmek seni etkiledi galiba çünkü daha çok rahat olmaya başladın."
Kendini sakin tutmak bütün bedenini kasmıştı.
"Yine saçmalamaya başladın ama seninle tartışmayacağım."
Ayağa kalktığında öfkeyle kolundan tuttum.
"Senin saçmalık dediğin her şeyi bugün bana anlattı ama."
"Ne söyledi sana?"
"Aranızda kopmayan bir bağ varmış, hala onu seviyormuşsun, seni kazanmak için her şeyi yapıcakmış. Eğer onu görmek sana farklı hissettirdiyse bunu bana açıkça söyle arkamdan iş çevirmeden."
Gözleriyle tepkimi tartıyordu. Bakışları karşısında ifadesizce yüzüne baktım.
"Ne Mercan ne bir başkası sana olan hislerimi değiştirmez. O şerefsiz Mercan'dan medet umuyor sadece. Sen de onun söylediklerini ciddiye alıp ikisinin istediğini yapıyorsun."
Telefon konuşmasına şahit olmasam bu söylediklerinin hepsine inanabilirdim.
"Onunla görüşmeni istemiyorum. Seni onun yanında gördüğüm an asla yanında durmam."
Tereddütle bana bakan gözlerine beklentiyle bakıyordum. Şimdi her şeyi söylese tek kelime bile etmiycektim. O ise hiçbir şey söylemeden gitti.
Yukarı çıkar çıkmaz gözlerimde akmayı bekleyen yaşları serbest bıraktım. Sinirle ellerimi saçlarıma geçirip canımı yakıcak şekilde çektim ama nafileydi. Sinirimi canımın acısı bile dindirmiyordu.
Burada daha fazla duramayacağımı biliyordum o yüzden üstümü giyinip evden dışarı attım kendimi.
Sahile geldiğimde denizin muhteşem kokusu, dalgaların sesi kendimi getirmişti bile. Dinginlikle gözlerimi kapatıp etrafımdaki her şeyden soyutlandım.
Ne kadar zaman öyle durdum bilmiyorum, kulağımın dibinde duyduğum sesle irkilip kendime geldim.
"Denize sığınmaktan hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?"
Duyduğum tanıdık ses Yekta'nın sesiydi. Yanıma oturduğunda hiçbir şey söylemeden denize izlemeye devam ettim. Onun gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum.
"Gözlerin benim için koca bir denize bedelken, onları benden mahrum etmene dayanamıyorum."
"Burada bile bani rahat bıraktırmiycak kadar ne yaptım sana?"
"İki gün önce bu soruya cevap bulamazdım ama artık bir cevabı var."
Ne olduğunu gayet iyi biliyordum o yüzden cevap vermedim.
"Onunla mutlu olmadığını görebiliyorum Beria."
"Mutluyum veya değilim, bu benim sorunum. Benimle ilgilenmek yerine doğucak bebeğinle ilgilensen hayat ikimiz içinde daha kolay olucak."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERİA
ChickLitUğruna canımı vereceğim adamın ihanetiyle karşı karşıyaydım. Korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Kapıya koşmamla saçlarıma yapışan eli hedefime ulaşmama izin vermemişti. " Benim olma günün geldi Beria. Burdan kurtulamazsın. Burası senin çıkmazı...