Hayat benim için yeni başlamış gibiydi. Uzun zaman sonra ilk kez hayat doluydum. İnsan gerçekten mutluysa çok başka parıldıyormuş.
Azer'in değişimi ise beni daha çok mutlu ediyordu. O günden sonra keskin ve öfkeyle parlayan çakırlarına düşen şefkat dolu bakışlar beni en çok mutlu eden şeydi.
Her şey bu kadar mükemmel giderken bozulmasından deli gibi koruyordum. Birlikte olduğumuzu Begüm'den başka kimseye söylememiştik. Azer bu fikre her ne kadar sıcak bakmasa da bir şekilde ikna olmuştu.
Çalan telefonumun sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Azer'in kulaklarımı dolduran sesi yüzüm de güller açtırmıştı çoktan.
"Beria hazırlan seni almaya geliyorum."
"Niye yoldayken haber veriyorsun? Nereye gidicez?"
"Dağ evine gidiyoruz Beria ve beş dakikan kaldı."
Telefonu kapatır kapatmaz hızlıca hazırlanmıştım. Azer kapıya geldiğinde beni baştan aşağı süzüp dudaklarındaki memnun gülümsemeyle yola çıktık.
Sessiz geçen araba yolculuğundan sonra nihayet gelmiştik.
Ormanın içinde olacağımızı düşünürken geldiğimiz ev deniz manzaralı ve bungalov evlere benziyordu.
Evin içiyse oldukça gösterişli eşyalarla dizayn edilmişti. Ağzım açık evi gezerken Azer yanıma gelmişti.
"Beğendin mi?"
"Hem de çok. Özellikle manzarası müthiş."
Azer elindeki poşetleri mutfağa bırakırken ben de üst kattaki odaları gezmek için yukarı çıkmıştım.
Evin bu kadar küçük görünüp içinin büyüklüğüne hala hayret ediyordum. İki ayrı yatak odası ve ebeveyn banyoları vardı. Kolidorun sonunda ise hepsinden ayrı başka bir kapı vardı.
İçeri girmek istediğimde kapının kilitli olmasını beklemiyordum. Arkamdaki ayak seslerini duyunca kapıdan anında uzaklaştım.
"Oraya giremezsin."
"Farkındayım ama neden?"
Yanıma geldiğinde saçlarımı parmaklarına dolayıp şekiller yapıyordu.
"Görmemen gereken şeyler var çünkü."
Kapının kilitli olması yetmezmiş gibi birde söyledikleri iyice huzursuz olmama neden olmuştu.
Ondan biraz uzaklaşmak istesem de buna izin vermedi.
"Ne gibi şeyler var? Azer yine benden bir şey saklıyorsan bunu şimdi söylemen ikimiz içinde iyi olucak."
Gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki sanki kötü bir şey yapmışımda birazdan beni öldürecek gibi.
"Şaka yapıyorum Beria."
Azer ve şaka yapmak? Bundan daha komik başka bir şey duymamıştım. O da inanmadığımı anladığında elimi tutup merdivenlere çekiştirdi.
"Bir şey saklıyorsun yine farkındayım."
Sözlerimle birlikte elimi çekmeye çalıştıysam da daha sıkı tutup buna engel oldu.
Salona geçtiğimizde koltuğa oturup beni de yanına çekti.
"Şakaydı Beria. Ben de herkes gibi insanım ve arada şaka yaparım."
"Komik değildi."
Bıkkınca bir nefes verip elleriyle başımı tutup gözlerimizi buluşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERİA
Chick-LitUğruna canımı vereceğim adamın ihanetiyle karşı karşıyaydım. Korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Kapıya koşmamla saçlarıma yapışan eli hedefime ulaşmama izin vermemişti. " Benim olma günün geldi Beria. Burdan kurtulamazsın. Burası senin çıkmazı...